AKP Yanılsaması Mensur Akgün - Referans Gazetesi
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da nereye giderseniz gidin karşınıza mutlaka AKP örneğinin kendilerine emsal teşkil edebileceğini düşünen akademisyen, yazar ya da gazetecilerle karşılaşırsınız.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da nereye giderseniz gidin karşınıza mutlaka AKP örneğinin kendilerine emsal teşkil edebileceğini düşünen akademisyen, yazar ya da gazetecilerle karşılaşırsınız. Ülkelerindeki otoriter rejimlerin meşruiyetlerini İslamcı partilerin ve hareketlerin varlığına indirgemesinden sıkılan bu insanlara AKP cazip gelir. Türkiye'yi rol modeli olarak görürler ve tarihi dedikleri deneyiminden ders çıkartmaya çalışırlar.
Ancak genellikle Türkiye'ye değil, içinden çıkan partiye, onun söylediklerine ve yaptıklarına bakarlar. Pazartesi günü İKÜ-GPoT olarak Doha'da Arap Demokrasi Vakfı ve Kahire'den Ibn-i Haldun Merkezi ile birlikte düzenlediğimiz toplantıda olduğu gibi AKP'yi içinde yer aldığı tarihsel koşullardan, Türkiye'nin özgün deneyiminden soyutlayarak değerlendirmeye çalışırlar.
Amaçları, aynı deneyimin kendi ülkelerinde de aynı sonucu doğuracağını, İslami referansları güçlü parti ya da grupların iktidara gelmeleri halinde demokratikleşme mücadelesinin akamete uğramayacağını tespit etmek ve otokratlarının elinden en güçlü silahlarını almaktır. Bu çoğu açısından öylesine güçlü bir arzudur ki, bazen gerçeklerin görülmesine, ithal edilecekse bir parçanın değil sistemin ithal edilmesinin gerekli olduğunun görülmesine engel olur.
Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışından sonra artan popülaritesi de bu arzuyu belli ki kamçılamakta. Kahve aralarındaki konuşmalardan Hamas sonrasında dini siyasallaştıran partilere duyulan korkunun azalmaya başladığını, Arap dünyasının özellikle Erdoğan'ı çok yakından takip ettiğini anlıyorsunuz. Bazen de hiç ilgisiz konulara ilişkin haberlerde bile Erdoğan'ın resminin kullanıldığını görebiliyorsunuz.
Türkiye'nin Katar Büyükelçisi Mithat Rende'nin de gözlemlediği gibi Erdoğan ve bence AK Parti deneyimi Ortadoğu'da Türkiye'nin saygınlığının bariz bir şekilde artmasına neden oldu. Bölgenin insanları Türklere ve Türkiye'ye alışkın olmadığımız kadar çok saygı gösteriyor. Bu ilgi ve saygı aslında bölge sınırlarının da ötesine taşmış halde. Mesela New York'ta bindiğiniz bir taksinin Mısırlı şoförü sizden Türk olduğunuz için para almamaya kalkabiliyor.
Fakat dış politikada etkiye tahvil edilebilecek olan, büyük ölçüde de tahvil edilen bu saygınlık ne yazık ki AKP deneyiminin alınıp başka bir kültüre uygulanabileceği, aynı sonucun orada da ortaya çıkabileceği anlamına gelmiyor. AKP Türkiye'nin özgün koşullarının ortaya çıkarttığı bir oluşum ve bu bölgenin insanlarına örnek olması gereken AKP değil, Türkiye deneyimi.
Türkiye'de ve bu ülkelerdeki insanların çoğunun Müslüman olması yüzünden her yerde aynı sonuç ortaya çıkacak diye bir kural yok. Eğer AKP'nin içinde oluştuğu tarihsel koşulları başka yerlerde de oluşturamazsanız, seçimlerin özgürlük getireceğinin hiçbir garantisi yok. Hem bu bölgede yaşayan, hem de bu bölgeye dışarıdan bakanların Türkiye'yi Türkiye yapan iç ve dış dengelere bakmaları gerekiyor.
Türkiye'nin demokratikleşme süreci yeni başlamadı. Tanzimat'a uzanan bir geçmişi, 1946'dan bu yana düşe kalka da olsa süren bir çok partililik deneyimi var. Teorik olarak demokrasiyi koruyacak NATO'ya 1952'den bu yana üye. Avrupa Konseyi, AGİT kurumları içinde yer alıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını istemese de uyguluyor.
Gelişmiş sayılabilecek bir sivil toplumu, farklı bakış açılarını içinde barındırabilen basını var. Kuruluş ideolojisinden kaynaklanan nedenlerle kendini ülkenin gerçek sahibi sanan asker ve sivil bürokrasisinin kurduğu hegemonyaya karşı verilen mücadelenin dinamiği de başka yerlerden farklı olarak Türkiye'nin özgürleşmesine, demokratikleşmesine yardımcı oluyor.
Çözüm, AKP'nin taklit edilmesinde değil benzer koşulların bu ülkelerde de yaratılmasında. Türkiye'nin siyasal kültürünü ve sorunlarını bu bölgeye taşınamayacağına göre yapılması gereken Türkiye'nin üyesi olduğu uluslararası kurumların benzerlerinin burada kurulması için çaba harcamak. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Gül'ün büyükelçiler konferansı sırasında kurulmasını önerdiği AGİT benzeri işbirliksel güvenliğe dayanan bir yapılanma bu yolda atılmış bir adım olabilir…
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da nereye giderseniz gidin karşınıza mutlaka AKP örneğinin kendilerine emsal teşkil edebileceğini düşünen akademisyen, yazar...