Skip to main content

Roundtable Meeting: The Kurdish Question and Nationalism

Istanbul Kültür Univesity – Global Political Trends Center (GPoT) organized a roundtable meeting on September 7th on the “Kurdish question and nationalism” with Ingmar Karlsson, an experienced diplomat and former Consul General of Sweden to Istanbul. 

The meeting took place at a critical time as Turkey entered a serious process of democratization with regards to its Kurdish minority, amid fears of threats to the country’s territorial integrity. Karlsson’s presentation added to the hopeful discourse and provided an crucial perspective regarding the future of Turkey’s Kurdish population, Iraqi Kurdistan and the culture of democracy in Turkey

Regarding the possibility of an independent Kurdish state, Karlsson pointed out that the Kurdistan Regional Administation will be a stabilizing, rather than radicalizing, factor for not only Turkey but the region as a whole. Looking at the way the Kurdish problem has been dealt with in Turkey, Syria, and Iran, however, Karlsson discerned the idea of an independent state carved out of these countries is “anachronistic.”

Karlsson refuted several common misconceptions about the Kurds to make his points. One is that there is a monolithic Kurdish identity, which ignores regional, linguistic, religious, and other differences among the population. This reality, combined with the politics of Barzani and Talabani, complicates the process of nation-making, according to Karlsson. Another misconception is that Iraqi Kurds will prefer unification with Turkish Kurds over good relations with neighboring Turkey, and potentially, the EU. Karlsson argued that given that in the case of unification Iraqi Kurds will have to share valuable resources in a country where they are the minority, it is likely that economic considerations will triumph over the desire for independence. 

Asked about the PKK, Karlsson urged to not overestimate its power and influence. Reminding that the PKK is a direct consequence of the state’s policies towards the Kurds, Karlsson explained that the PKK can only thrive in desolate economic circumstances. Once the state develops the region and grants full rights, the PKK, which has also lost allies over the years due to its internal politics, is sure to lose its ground. 

While independence remains an illusion, a democractic Turkey granting its Kurdish community full democratic and cultural rights is anything but. Both Karlsson and participants emphasized the need to advance with the current momentum, as well as to expand on the EU reforms. What Turkey should not do at this point in time, according to Karlsson, is repeat the past policies of military threats, but instead continue its investments and dialogue. This is paramount to Turkey’s unity, both territorial and societal. 

Indeed the situation of the nation states and nationalism was one of the main topics underlying the discussion. Karlsson talked about a post-ethnic political culture where people increasingly refer to their sub-identities. Here Karlsson made a reference to the Ottoman system of nationalities in relation to the ongoing transformation in the EU, a topic he discussed in his book. 

The participants voiced a common understanding in Turkey that should Turkey fulfill all of the Copenhagen criteria, it will be a different country, at peace with both its minorities and neighbors. As an ambassador from Sweden, which had been seriously accused of supporting the terrorist PKK and undermining Turkey’s sovereignty in the past, Karlsson said he has been asked how come Sweden has changed his policies. Perhaps Karlsson’s answer is the most appropriate indictor: “We haven’t changed our policies; Turkey has changed.”

------------

Yuvarlak Masa Toplantısı: Kürt Sorunu ve Milliyetçilik

İstanbul Kültür Üniversitesi – Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi, 7 Eylül 2009 tarihinde, deneyimli bir diplomat ve İsveç’in eski İstanbul Başkonsolosu Ingmar Karlsson’ın katılımlarıyla, “Kürt sorunu ve Milliyetçilik” konulu.

İstanbul Kültür Üniversitesi – Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi, 7 Eylül 2009 tarihinde, deneyimli bir diplomat ve İsveç’in eski İstanbul Başkonsolosu Ingmar Karlsson’ın katılımlarıyla, “Kürt sorunu ve Milliyetçilik” konulu bir yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirmiştir. 

Toplantı, Türkiye’nin Kürt yurttaşlarına yönelik gerçekleştirdiği Demokratik Açılım süreciyle, ülkenin topraksal bütünlüğüne tehdit oluşturduğuna dair korkunun arttığı kritik bir döneme rastlamıştır. Sn. Karlsson’ın gerçekleştirdiği sunum, sürece dair umut verici bir katkıda bulunmuş olup; Türkiye’deki Kürt nüfusunun geleceğine, Irak Kürdistanı’na ve Türkiye’deki demokrasi kültürüne ilişkin önemli bir perspektif sunmuştur. 

Bağımsız bir Kürt devleti olasılığına dair, Sn. Karlsson, Kürdistan Bölgesel Yönetiminin gerek Türkiye gerekse bölgenin bütünü için istikrar sunan bir faktör olduğuna işaret etmiştir. Kürt sorununun Türkiye, Suriye ve İran’daki çözüm biçimlerine bakıldığında, bağımsız bir Kürt Devleti fikrinin tarihsellikle bağdaşmadığını belirtmiştir. 

Sn. Karlsson, Kürtler hakkında birçok yanlış kanının varlığını dile getirmiştir: Monolitik bir Kürt kimliği olduğu ve bu kimliğin bölgesel, dilsel, dinsel ve diğer farklılıkları göz ardı eden bir şekilde kurgulandığı, bu yanlış kanılardan sadece biridir. Söz konusu husus, Barzani ve Talabani’nin politikalarıyla da birleştirildiğinde, ulus-inşa sürecini daha da zorlaştırmaktadır. Başka bir kavram hatası ise, AB ve komşu Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak amaçlı olarak, Iraklı Kürtlerin Türkiyeli Kürtler ile birleşmek istediği yönündedir. Sn.Karlsson’a göre, birleşme senaryosu söz konusu olduğunda, Iraklı Kürtlerin, kendilerinin niceliksel olarak azınlık konumunda olduğu bir ülkedeki değerli kaynakları paylaşması gerekecektir. Bu durumda, ekonomik önceliklerin, bağımsızlık taleplerinden daha ağır basacağı öngörülebilir. 

PKK konusunda ise, Karlsson, örgütün gücünün ve etkisinin abartılmaması gerektiğini söylemiştir. PKK’nın, devletin Kürt politikalarının doğrudan bir sonucu olduğunu hatırlatan Sn. Karlsson, örgütün yalnız harap ekonomik koşullarda etkin olabileceğini, devletin bölgeyi geliştirmesi ve tam hak iadesini takiben tabanını tamamen kaybedeceğini öne sürmüştür.

Bağımsızlık hayal, ancak Kürt halkına tam demokratik ve kültürel haklarını iade eden demokratik bir Türkiye değil. Karlsson ve katılımcılar bu açıdan var olan momentumu sürdürmenin ve AB reformlarına devam etmenin önemini vurguladılar. Karlsson’a göre Türkiye’nin bundan sonra yapması gereken geçmişteki politikalarını tekrarlamak değil, bölgedeki yatırımları ve diyalogu sürdürmek. Bu yönelim, Türkiye’nin gerek topraksal gerekse toplumsal bütünlüğü açısından büyük önem teşkil etmektedir.

Ulus-devletlerin ve milliyetçiliğin durumu toplantıda tartışılan ana başlıklardan biriydi. Karlsson burada insanların giderek alt kimliklerini esas aldıkları etnisitenin ötesine geçmiş bir siyasi kültürden bahsetmiş ve bir sonraki kitabının da konusu olan Osmanlı millet sisteminin bugün Avrupa’da oluşmaya başlayan millet sistemiyle paralelliğine dikkat çekmiştir. 

Katılımcılar, Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirmesiyle beraber hem komşuları hem tüm yurttaşlarıyla barış içinde, dün ve bugünkünden farklı bir ülke olacağının altını çizdiler. Geçmişte PKK destekçiliği yapmak ve Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit etmekle ciddi şekilde suçlanmış bir ülkenin büyükelçisi olarak, Karlsson, “Nasıl oldu da İsveç Türkiye politikalarını değiştirdi?” sorusunun sıkça sorulduğunu söyledi. Kendisinin bu soruya cevabı belki de birçok şeyi anlatıyor: “Değişen İsveç’in politikaları değil, Türkiye’nin kendisi...”