Skip to main content

Turkish Foreign Policy Today, with Special Reference to the Middle East and Arab World

On 22 October 2009, Istanbul Kultur University- Global Political Trends Center (IKU/GPoT) and Friedrich-Ebert-Stiftung Foundation’s office in Turkey jointly organized a roundtable meeting on “Turkish foreign policy today, with special reference to the Middle East and Arab World”, with the participation of prominent figures from the Arab League (e.g. ambassadors, counselors, ministers plenipotentiaries) and Turkish experts ranging from media to academia.

The main themes elaborated on during the roundtable meeting were; the dynamic politics of Turkey in the Middle East and its current initiatives, which point towards a shift from a traditional and largely passive as well as uni-dimensional political behavior to a more active one, with a special emphasis on the application of the “strategic depth” concept in the region and on “zero problems with neighboring countries”.
 
After outlining a general historical background of the relations between Turkey and the Arab world, the participants discussed the current developments. In this context, it has been argued that since the AKP government came to power, Turkish foreign policy has been in a state of dynamic, pro-active and multidimensional change due to the internal factors (e.g. governmental policies, economical factors) as well as external parameters such as energy routes. The Arab participants expressed their appreciation vis-à-vis the reorientation of Turkish foreign policy in different areas in the Middle East and Arab world such as Syria (with whom Turkey took a decision to lift mutual visa requirements), Israel (with the organization of negotiations with Syria), as well as Palestine. 

In a nutshell, Turkey has been orientating toward peace diplomacy in the region in order to establish a climate of stability and peace in the Middle East, in line with the statement by the Turkish Foreign Minister Davutoğlu, “the security of Turkey starts beyond its borders”. However, it has been argued that Turkey has no plan to replace or compete with any country of the region through its current initiatives. In addition, the Arab participants agreed that Turkish foreign policy has benefited from the vacuumm of regional power in the Arab world that is lacking unity. 

However, it has been emphasized that this reorientation should not be seen as a project to be focused solely on Middle East, but as a part of a diplomatic strategy which enriches and complements the other arenas of diplomacy. On this background, Turkey is and will always be committed to its European Union membership project by conducting “rhythmic diplomacy”. 

---------

Türk Dış Politikasının bugünü: Orta Doğu ve Arap Dünyası özelinde Bakış

Istanbul Kültür Üniversitesi – Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (IKU/GPoT) ve Friedrich-Ebert-Stiftung – Türkiye Derneği, 22 Ekim 2009 tarihinde, “Türk Dış Politikasının bugünü: Orta Doğu ve Arap Dünyası özelinde Bakış” konulu...

Istanbul Kültür Üniversitesi – Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (IKU/GPoT) ve Friedrich-Ebert-Stiftung – Türkiye Derneği, 22 Ekim 2009 tarihinde, “Türk Dış Politikasının bugünü: Orta Doğu ve Arap Dünyası özelinde Bakış” konulu ortak bir yuvarlak masa toplantısı düzenlenmiştir. Toplantıya, Arap Ligi’nden üst düzey diplomatlar ve Türkiye’den medya ve akademi alanlarından uzmanlar katılmıştır. 

Yuvarlak masa toplantısında ele alınan başlıca konular; Türkiye’nin Orta Doğu’daki dinamik politikaları ve mevcut girişimleri olarak belirlenmiş olup; Türk dış politikasının geleneksel ve pasif ve tek-boyutlu olarak nitelendirilebilecek düzeydeki politikalarından sıyrılıp, daha aktif, çok boyutlu ve bölgedeki stratejik derinlik kavramının uygulandığı ve bölge ülkeleriyle sıfır problem stratejinin izlenmesine özel vurgu yapan bir çizgiye doğru evrilmektedir. 

Türkiye ve Arap dünyası arasındaki ilişkilerin genel tarihsel arka planına vurgu yapıldıktan sonra, katılımcılar güncel gelişmeleri mercek altına almışlardır. Bu bağlamda, AKP hükümetinin iktidara gelmesinden beri, Türk dış politikasının dinamik, proaktif ve çokboyutlu bir gelişim izlemesi, öncelikle içsel (hükümet politikaları, ekonomik etmenler) ve dışsal etkenlere (enerji transit yolları ve boru hatları gibi) bağlanmıştır. Arap katılımcılar, Suriye ve Filistin gibi bölge ülkeleriyle ile olan ilişkilerin yeniden düzenlenmesi gibi alanlardaki görüşlerini ve memnuniyetlerini dile getirmişlerdir. 

Kısacası, Türkiye, Orta Doğu’da istikrar ve barış ekseni oluşturmak amacıyla bir barış diplomasisi rolü üstlenmeye yönelmiştir. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bir sözüne atfen, “Türkiye’nin güvenliğinin, sınırları ötesinde başladığı” belirtilmiştir. Bununla birlikte, Türkiye’nin, güncel girişimleri aracılığıyla bölgedeki herhangi bir ülkeyle yarışmak veya yerini almak gibi bir niyeti bulunmamaktadır. Ayrıca, Arap katılımcıların görüşü, Türkiye’nin, bir birlik görüntüsü sergileme sıkıntısı yaşayan Arap dünyasındaki bölgesel güç boşluğunu doldurduğu yönündedir. 

Bununla birlikte, bu bölgesel yönelimin, Orta Doğu merkezli bir projenin parçası olduğunu düşünmemek gerekmektedir. Buna karşın, diğer diplomasi alanlarını zenginleştirip katkıda bulunan bir diplomatik strateji olarak görülmelidir. Bu çerçevede, Türkiye, ritmik diplomasi yürütmek suretiyle, Avrupa Birliği tam üyelik sürecine bağlılığını sürdürmektedir.