Skip to main content

GPoT - LSE: Transformation of Turkish Foreign Policy

GPoT and the Contemporary Turkish Studies Chair at LSE organized a joint conference on the “Transformation of Turkish Foreign Policy”.


Global Political Trends Center (GPoT) and the Contemporary Turkish Studies Chair at London School of Economics (LSE) together organized a conference on December 4th in London, bringing together leading experts in the field to discuss the new orientation in Turkey’s foreign policy.

The Conference, which was the second one held jointly by GPoT and LSE, comprised of three sessions, “Changes in Turkish Foreign Policy since 1980s”, “Turkey and the EU” and “Turkey as a Regional and Global Player”, each with three presentations. While there was a diverse range of viewpoints, a number of themes and questions emerged from the presentations and the discussions that were emphasized repeatedly.

Among the issues discussed through papers presented were Turkey’s expanding role in the Middle East, the Balkans and the Caucasus, the Cyprus question, Turkey-EU relations, Turkey-US relations, Turkey’s position as an energy hub, and the extent to which these policies are “new”. 

There was an apparent consensus that while the recent developments in Turkey’s foreign policy –especially concerning her neighbors- are quite positive, sound criticism should also be considered seriously. However, rather than perceiving the pro-activism of the government as a strategy to increase its Islamic influence, the recent initiatives should be supported as attempts to create a more secure and prosperous region that will benefit all who live in it. At the same time, Turkey should be reminded to avoid overstretching its resources. 

The question of whether Turkey’s new foreign policy is compatible with its desire for EU membership was also debated heavily. Participants discerned Turkey should continue anchoring its foreign policy in her alliance with the West and her aim to be an EU member, while also acknowledging that thanks to the continuously negative attitudes of some EU countries, Turkey might be pushed towards other options, or the “Norwegian model”. 

Both presenters and other participants voiced universal acclaim for FM Ahmet Davutoğlu, whose “strategic depth” vision, it was agreed, brought a much needed assertiveness and self-confidence for Turkey in its foreign policy, irrespective of whether the policies themselves are new.

-------

GPoT-LSE: Türkiye’nin Dış Politikasındaki Dönüşüm

GPoT ve LSE “Türkiye’nin Dış Politikasındaki Dönüşüm” konulu bir ortak konferans düzenledi.

Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPoT) ve London School of Economics (LSE) bünyesindeki Çağdaş Türkiye Çalışmaları Kürsüsü’nün 4 Aralık’ta Londra’da organize ettikleri konferansta konunun önde gelen uzmanları bir araya gelerek Türkiye’nin dış politika alanındaki yeni yönelimini tartıştılar.

GPoT ve LSE tarafından ortaklaşa düzenlenen ikinci konferans olan toplantı, her biri üç sunum içeren üç bölümden oluştu; “Türkiye Dış Politikasında 1980’lerden Beri Değişimler”, “Türkiye ve AB” ve “Bölgesel ve Küresel bir Güç Olarak Türkiye”. Toplantıda ortaya atılan görüşler geniş bir yelpazede olsa da, sıkça tekrarlanan ve altı çizilen bir dizi tema ve soru ortaya çıktı.

Sunulan makaleler aracılığıyla tartışmaya açılan konular arasında Türkiye’nin Orta Doğu, Kafkasya ve Balkanlar’daki genişleyen rolü, Kıbrıs sorunu, Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye-ABD ilişkileri, Türkiye’nin enerji merkezi konumu ve söz konusu politikaların ne derece “yeni” oldukları vardı.

Üzerinde mutabık olunan konulardan biri özellikle de komşularıyla ilişkileri söz konusu olduğunda Türkiye dış siyasetindeki gelişmelerin oldukça olumlu olduğu, ancak yapıcı eleştirinin de gerekliliğiydi. Öte yandan, hükumetin aktivizmini İslami nüfuzunu artırmak için bir strateji olarak algılayan bir şüphecilik yerine, son gelişmeleri bölgede güvenliğin ve refahın artması durumunda herkesin kazançlı çıkacağı anlayışıyla harekete geçirilmiş çabalar olarak görmenin çok daha akılcı olduğu vurgulandı. Bununla birlikte Türkiye’nin sınırlı kaynaklarını tüketmekten kaçınması ve “ayağını yorganına gore uzatması” gerektiğinden de bahsedildi.

Oldukça yoğun şekilde tartışılan konulardan biri de Türkiye’nin dış siyasetindeki yeni yönelimlerin AB adaylığıyla uyumlu olup olmadığıydı. Katılımcılar Türkiye’nin dış siyasetini Batı’ya dönük şekilde ve AB üyeliği isteğinden kesinlikle vazgeçmeden yürütmesi gerektiğini vurgularken, aynı zamanda bazı AB ülkelerinin devamlı negatif tutumunun da etkisiyle Türkiye’nin Batı’dan uzağa itilme ve başka opsiyonlar –örneğin Norveç modeli- arama ihtimalinin de olduğunu söylediler.

Gerek sunum yapanların gerekse diğer katılımcıların üzerinde hemfikir olduğu konu “stratejik derinlik” vizyonu ile Türkiye’nin dış siyasetine çok ihtiyaç duyulan bir kendine güven ve iddia getiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun başarısıydı.