Skip to main content
Orçun Keçeci

Policy Brief | Fikret Orçun Keçeci — Türkiye'nin Enerji Görünümü ve Aralanan Fırsat Pencereleri

AK Parti hükümetleri döneminde enerji politikaları dış politikayla paralel olarak yürütülmüş, bütüncül bir şekilde enerji projeleri geliştirilmeye çalışılmıştır. Ancak Kasım 2015’te gerçekleşen sınır ihlali sebebiyle Rus Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçağının Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi hem dış politikada hem enerji politikalarında ilk derin kırılmaya neden olmuştur. Bu olaydan sonra kamuoyunda Rusya’nın doğal gaz akışında bir kesintiye gidip gitmeyeceği ve Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığının azaltılması konusunda hararetli tartışmalar yaşanmıştır.

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayımlanan “2015-2019 Stratejik Planı”nda, mevcut doğal gaz kapasitesinin arttırılması, hidrokarbon kaynaklarda dışa olan bağımlılığın azaltılması, bu kaynakların arama faaliyetlerinin hızlandırılması, kaya gazı arama ve üretime yönelik inisiyatifin alınması, doğal gaz depolama kapasitesinin yıllık tüketim miktarının %10’unu karşılayabilecek düzeye getirilmesi ve iletim hattı kısıtlarının giderilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca uzun vadede depolama kapasitesinin yıllık tüketim miktarının %20’sini karşılayacak seviyeye çıkartılmasını sağlayacak yatırımların başlatılması ve özel sektörün depolama ve LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) terminali yatırımları yapabilmesinin önünü açacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi amaçlanmıştır.

 

Birincil enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve etkin kullanılması, elektrik üretiminde kaynak çeşitliliğinin sağlanması, yerli kömür kaynaklarının etkin kullanımı, çıkarılması, yerli kömürden elektrik üretiminin teşviki ve yıllık elektrik üretiminin 60 milyar kWh düzeyine yükseltilmesi hedeflenmiştir.

 

Ayrıca doğal gaz ithalatında yeni kaynak ülke ve güzergahların eklenmesiyle mevcut kaynak ve güzergahların dengelenmesi, doğal gazdan elektrik üretim payının dönem sonunda %38’e düşürülmesi hususunda radikal değişim ve dönüşüm kararları alınmıştır (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2015, s. 25-45).

 

Bu anlamda, strateji belgesi Türkiye’nin enerji politikalarında yerli kaynakların ön plana çıkartılmasını ve Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığının tedrici bir şekilde azaltılmasını amaçlamaktadır. Bu hedeflere ek olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve 2023 yılında Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin elektrik üretimine katılmasıyla bütüncül bir enerji stratejisi planlanmıştır.

 

Yayımlanan stratejik plan doğrultusunda, Rusya’dan ithal edilen gaz miktarının azaltılması için başta Katar’dan LNG ithalatı gerçekleştirmek üzere kaynak ve güzergâh çeşitliliğine öncelik verilmiştir. 2015 sonrasında ise yıllık gaz ithalat miktarında boru hatlarıyla alınan doğal gaz miktarında azalma olurken LNG miktarında her yıl artış gözlenmektedir (T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 2019).

 

Şekil 1: Türkiye'nin Yıllık Doğal Gaz İthalatı Milyar Metreküp (2010-2018), (EPDK,2019)

Kaynak ve güzergâh çeşitliliğine ek olarak Türkiye, doğal gaz depolama altyapı çalışmalarına hız vermiştir. Karada Silivri ve Tuz Gölü Yer Altı Depolama Tesisleri, denizde ise Marmara Ereğlisi ve EGEGAZ Aliağa LNG Terminalleri ile Etki Liman ve Dörtyol FSRU Terminalleri olmak üzere doğalgaz depolama ve gazlaştırma tesisleri inşa edilmiş ve mevcut olan tesislerin kapasiteleri artırılmıştır.

 

Nisan 2019 itibariyle, toplam yer altı gaz depolama kapasitesi 3.44 bcm’ye ulaşmış, günlük gazlaştırma miktarı ise 45 mcm olmuştur. Yeni yatımlar sayesinde Silivri Yer Altı Depolama Tesisi’nin toplam kapasitesi 4.6 bcm, günlük gazlaştırma miktarı ise 75 mcm’ye yükseltilmiştir. Tuz Gölü Yer Altı Depolama Tesisi’nin 1.2 bcm’lik depolama kapasitesinin 2023 yılına kadar 5.4 bcm’ye yükseltilmesi hedeflenmiştir. Yer altı depolama tesislerinin yanında LNG terminallerinde depolama ve tekrar gazlaştırma tesisleri kurulmuş, yıllık yeniden gazlaştırma kapasitesi BOTAŞ ve özel sektör (EGEGAZ ve Etki) tarafından işletmeye alınan Yüzer Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Üniteleri (FSRUs) sayesinde günlük 126 mcm’ye çıkarılmıştır.

 

2023 yılı itibariyle yıllık depolama gaz miktarının 11 bcm’ye yükseltilmesi, yıllık yeniden gazlaştırma kapasitesinin 36.2 bcm’ye çıkartılması ve ithal edilen doğal gazın ise 24.9 bcm’lik kısmının yedek kapasite olarak ayrılması hedeflenmiştir (Republic of Turkey Ministry of Energy and Natural Resource, 2nd Edition October 2019, p. 14). Böylece arz güvenliğinin sağlanması konusunda çok önemli adımlar atılmıştır.

 

Türkiye’nin enerji politikalarında meydana gelen ikinci büyük kırılma ise son 10 yılda keşfedilen gaz rezervlerinden dolayı başta büyük enerji firmalarının odak noktası haline gelen Doğu Akdeniz’deki gelişmelerdir. İsrail 2009 yılında Tamar, 2010’da ise Leviathan sahasını keşfederken İngiliz Noble Energy de 2011 senesinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki (GKRY) Afrodit sahasını keşfetmiştir. 2015 yılında İtalyan şirket ENI, Mısır açıklarında Zohr sahası ve 2018’de ise Nur sahasının varlığına rastlamıştır. ExxonMobil ve Qatar Petroleum, Calypso ve Glaucus-1 isimli sahalarda yaklaşık 500 milyar metreküp rezerv tespit ettiklerini açıklamalarıyla tüm dikkatler Doğu Akdeniz’e çevrilmiştir.

 

GKRY 2003 yılında Mısır, 2007’de Lübnan ve 2011’de İsrail ile tek taraflı olarak Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı veya Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşması imzalamıştır. 2007 yılında GKRY 13 noktada hidrokarbon arama sahası ilan edip büyük enerji şirketlerine peşi sıra arama ruhsatları vermeye başlamıştır (Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 2011a). Buna karşılık, 21 Eylül 2011 tarihinde “Türkiye–KKTC Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması” imzalanmış olup Türkiye ile KKTC’nin Akdeniz’de hakça ilkeler dikkate alınarak belirlenen 27 coğrafi koordinatın birleştirilmesiyle sınırlandırılmıştır (Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 2011b). Böylece KKTC, Doğu Akdeniz’de kendi deniz yetki alanlarında belirlenen noktalarda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) hidrokarbon arama ruhsatı verme fırsatı yakalamıştır.

Belirlenen arama bölgelerinin KKTC ve GKRY’nin ruhsat arama alanlarıyla çakışmış olması başta Türkiye ve Yunanistan arasında olmak üzere bölge ülkeleri arasında gerginliğe yol açmaktadır. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2018 yılında Amerikan ExxonMobil, İtalyan ENI, Fransız TOTAL şirketlerine vermiş olduğu arama ruhsatlarıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Akdeniz’deki deniz alanları gasp edilmiş, bu gelişme bardağı taşıran son damla olmuştur.

 

Bu gelişmeler akabinde Türkiye, Haziran 2018’de Norveç’ten satın aldığı “ilk yerli sondaj gemisi Fatih” ile Finike-1 sahasında sondaj çalışmalarına resmen başlamıştır. 14 Ocak 2019 tarihinde ise İsrail, Mısır, Yunanistan, İtalya, Filistin, Ürdün ve GKRY Enerji Bakanları merkezi Kahire olarak belirlenen ve doğal gaz konusunda ortak hedefler için yakın iş birliğini hedefleyen Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu (DAGF) kurduklarını açıklamışılardır.

 

Mart 2019’da ilk kez Türkiye’yi çevreleyen üç deniz olan Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de eş zamanlı ve geniş katılımlı “Mavi Vatan-2019 Tatbikatı” gerçekleştirilmiştir. Temmuz 2019’da ise Norveç’ten satın alınan “ikinci yerli sondaj gemisi Yavuz” da Doğu Akdeniz’de Karpaz-1 sahasında sondaj faaliyetlerine başlamıştır. Bu iki sondaj gemisine ek olarak, iki sismik araştırma gemisi olan “Barbaros Hayreddin Paşa” ve “Oruç Reis” Doğu Akdeniz’deki arama çalışmalarına destek olurken yürütülen çalışmaların koruyuculuğunu da Türk Deniz Kuvvetleri sağlamaktadır. Türkiye’nin tek başına sismik araştırma ve sondaj faaliyetlerinde bulunabilme kabiliyetine sahip olan ve bu alanda çalışma gösteren 10 ülke arasında yer alması Yunanistan başta olmak üzere bölge ülkeleri ile AB’nin sert tepkisine yol açmıştır.

 

Türkiye bölgede hem kendi hem de KKTC’nin çıkarlarını korumak adına çok önemli ve kritik bir jeopolitik hamle yaparak 27 Kasım 2019 tarihinde Libya ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”nı imzalamıştır. Anlaşma, 6 Aralık 2019 tarihinde hem Türkiye hem de Libya Ulusal Mutabakat Başkanlık Konseyi tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiş, Birleşmiş Milletler’e (BM) deklare edilmesiyle de dünya kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Türkiye bu anlaşmayla Doğu Akdeniz’de yapılmak istenen emrivakiye dur demiş, Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY arasında olası bir sınırlandırma anlaşmasını engellenmiş, resmi olarak ilk kez bir kıyıdaş devlet (Libya) ile MEB sınırlandırma anlaşması imzalamış, siyasi ve hukuki bir üstünlük elde etmiştir (Yaycı, 2020, s. 36).

Şekil 2:Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki Kıta Sahanlığı ve MEB Sınırları (Yaycı, 2020:35)

Türkiye-Libya arasındaki anlaşmaya karşılık olarak, 2 Ocak 2020 tarihinde Doğu Akdeniz’den çıkarılacak olan doğal gazın Avrupa’ya ulaştırılmasını hedefleyen “EastMed Boru Hattı Projesi”ne ilişkin anlaşma Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in katılımıyla Atina’da imzalanmıştır. İmza törenine İtalya ve Mısır başta olmak üzere Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun diğer üyelerinin katılmamış olması, Türkiye-Libya arasında imzalanan MEB anlaşması ve ilgili projenin maliyetinin yüksek olması bu anlaşmanın ölü doğduğunun bir göstergesidir.

 

3 Mart 2020’de ise yeni bir gelişme yaşanmış, 8 yıl aradan sonra Libya’nın Şam Büyükelçiliği’nin açılması adına Esad yönetimi ile General Halife Hafter yanlısını yönetim arasında mutabakat zaptı imzalandığı duyurulmuştur (Middle East Monitor, 2020). 15 Mart 2020 tarihinde ise Türkiye’nin İngiltere’den satın almış olduğu “üçüncü yerli sondaj gemisi Kanuni” Mersin açıklarına demirlenmiş ve mevcut bakım ve geliştirme sürecinden sonra sondaj faaliyetleri için hazır hale getirilmek için görev beklediği kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu gelişmelere mukabil, 5 Mayıs 2020 tarihinde Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Rusya Federasyonu eski büyükelçisi ve 2009-2012 yılları arasında Suriye büyükelçisi olarak görev yapan Tasia Athanassiou’yu 8 yıl aradan sonra diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması adına Suriye Özel Temsilcisi olarak atadığını açıklamıştır (Ministry of Foreign Affairs of the Hellenic Republic, 2020).

 

14 Mayıs 2020 tarihinde Yunan Parlamentosu EastMed Boru Hattı Projesi’ni onaylayarak süreçte herhangi bir olumsuzluk olmadığını ve projenin öngörülen takvimdeki gibi yürütüleceğini belirtmiştir. Bölge ülkelerinin yaptığı bu karşılıklı hamlelerle diplomatik bir satranca dönüşen Doğu Akdeniz’deki gelişmeler durumun ne kadar hassas olduğunu gözler önüne sermektedir. Ayrıca bölge ülkelerinin zaman zaman Libya’daki çatışmalarda General Hafter taraftarlarına destek vermesi bölgedeki jeopolitik gerilimlerin daha da tırmanmasına neden olmaktadır.

 

Türkiye’nin enerji politikalarında meydana gelen üçüncü büyük kırılma, Aralık 2019’da Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde ortaya çıkan koranavirüs (COVID-19) pandemisi ve sonrasında yaşanan gelişmeler olmuştur. 20 Mayıs 2020 itibariyle dünya genelinde vaka sayısı 4 milyon 915 bin 4 kişi, 1 milyon 702 bin 225 iyileşen hasta ve 323 bin 653 kişinin hayatını kaybettiği raporlanmıştır (John Hopkins University & Medicine Coronavirus Resource Center, 2020). Bu pandemi süreci dünyanın üretim ve tüketim alışkanlıklarından günlük yaşam rutinlerine kadar her alanda dramatik değişimlere sebebiyet vermiştir.

 

Ülkeler bu yeni sürece adaptasyon sağlamaya çalışırken gelişen diğer bir başka durum ise küresel petrol piyasasında özellikle Çin tarafından talebin daralması ve pandemi sürecinde arz kesintisine gidilmesiyle Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Rusya arasındaki görüş ayrılıkları sonucu yaşanan krizdir. Krizin fitilini ateşleyen olay ise Suudi Arabistan’ın 1.5 milyon varillik kesinti çağrısının Rusya Federasyonu’nda karşılık bulmamasıdır. Dünya genelinde azalacak petrol arzı karşısında ABD’nin kaya gazı sayesinde ortaya çıkaracağı arz fazlalığını Rusya’nın etkin olduğu pazarlardaki müşterilerini kaybettireceği düşüncesi Rusya’nın bu teklifi reddetmesine sebep olmuştur.

 

Buna karşın, Suudi Arabistan 10 Mart’ta yaptığı açıklamayla üretimini günde 9.7 milyon varilden 12.3 milyon varile çıkaracağını ve Avrupa’ya indirim uygulayacağını ifade etmiştir. OPEC+ üyeleri arasındaki bu restleşme sonrasında -Nisan ayının sonuna gelindiğinde- Brent Petrol 16$’a kadar düşerken; West Texas Intermediate’da (WTI) petrolün varil fiyatı 7$’dan işlem görmeye başlamıştır (Financial Times, 2020). ABD Başkanı Donald Trump’ın OPEC+ üyeleriyle arabuluculuk yapmasına rağmen kesinti konusunda OPEC+ üyeleri arasında Mayıs’tan Haziran sonuna kadar günlük 10 milyon varil azaltılmasına (Suudi Arabistan ve Rusya günlük ham petrol üretimini 8,5 milyon varile düşüreceklerini belirtmiştir) ilişkin karar alınmış olsa da durumu düzeltecek göstergeler maalesef oluşamamıştır.

 

Bu sürecin ABD’deki üretimin yavaşlamasına ve kaya gazında ciddi üretim kaybına yol açacağı öngörülmektedir. Bununla beraber pandemiden dolayı azalan talepler ve ABD’deki tesislerin depolama kapasitelerinin tamamen dolmuş olması Mayıs ayı için yapılacak teslimatlarda WTI petrolünün varil fiyatının dünya tarihinde ilk kez -37$’a düşmesine neden olmuştur (Watts, 2020).

Böylece talepteki düşüş, kırılganlık, koronavirüs pandemisi ve OPEC+ çekişmesi petrol piyasalarında krize yol açtı. Petrol fiyatlarındaki bu sert düşüşün, büyük bir kısmı petrol piyasasına bağlı belirlenen doğal gaz ve LNG fiyatlarına da yansıyacağından şüphe yoktur. LNG’nin Asya’daki şu an için spot piyasadaki fiyatı 1.87$, Avrupa’da ise 1.7$ civarında seyretmektedir (Blue Gold Research, 2020)

 

Her kriz kendi fırsatını yarattığı gibi bu süreç de Türkiye için pek çok fırsat penceresini aralayabilecek üç temel potansiyele sahiptir. Öncelikle dünya genelinde petrol talebinin pandemiden dolayı düşmüş olması ve oluşan arz fazlasından ötürü petrol fiyatlarının birkaç sene daha bu skalada seyretmesi kuvvetle muhtemeldir. Dünya genelinde elektrik üretiminin sadece %4’ünün petrolden karşılandığı göz önüne alındığında ve petrolün temel kullanım alanlarının kara, deniz ve hava ulaşımı olduğu ortadayken Çin’in petrol talebini arttırmadığı sürece hidrokarbon yakıt fiyatlarının yükselmesini beklemek şu an için hayal kurmaktan öteye geçemeyecektir.

 

Tüketiciler tercihlerini fayda-maliyet ekseninde değerlendirmektedir. Hem düşen petrol fiyatları hem de koronavirüs sebebiyle toplu taşımadan kaçınacak olan tüketicilerin önümüzdeki dönemde tercihlerini içten yanmalı motorlu otomobillerden yana kullanacakları su götürmez bir gerçektir. Mart 2020’de Çin’de elektrikli ve hibrit araç satışında %53.2 (The Economic Times, 2020) gibi bir rekor düşüş yaşanmışken Türkiye Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) açıkladığı rakamlara göre, Nisan ayında satılan araçlar arasında benzinli motorlu araç tercihi %47.9 oranla %44.5’lik dizel payını geçerek ilk sıraya yerleşmiştir (ODD, 2020).

 

Aralık 2019’da lansmanı gerçekleşen %100 elektrikli araç projesi Türkiye için büyük bir avantaj sağlayabilir. Bu dönem -düşen petrol fiyatları ve pandemi süreci etkisiyle- elektrikli araçlardaki talep daralmış olsa da Türkiye, dünya elektrikli araç piyasalarının toparlanacağı önümüzdeki birkaç yılı stratejik proje ve hedeflerle iyi değerlendirebilirse, kendi elektrikli aracını piyasaya sunacağı 2022 yılında çok büyük avantaj ve pazar yakalama şansına sahip olabilir.

 

Elektrikli araçların olmazsa olmazı olan “lityum” batarya teknolojisi bu yatırım projesinde en önemli stratejik kalem olarak ön plana çıkmaktadır. Gelecekte petrolün yerini almasına kesin gözüyle bakılan lityum, Latin Amerika’da yönetimleri bile değiştirirken Çin’in de ciddi yatırım alanı haline gelmiştir. Bu anlamda Tesla Motors’un Çin’de fabrika kurması lityum batarya teknolojisinin ne kadar değerli olduğunu göstermektedir. Her ne kadar “milli teknoloji hamlesi” kapsamında Türkiye yerli piller geliştirecek olsa da Çinli şirketlerle yatırım ortaklığı yapılması halinde bu süreç hem kısalır hem de Türkiye, Avrupa’nın elektrikli araç üretim merkezi olma fırsatını yakalayabilir.

 

Özellikle Şubat ayında kamuoyuna yansıyan batarya üretim teknolojisinde dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Çinli CATL’nin Türkiye’de üretim fabrikası kurmak için incelemelerde bulunduğu haberi (Finans Gündem, 2020) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in belirttiği gibi Türkiye’nin 2030 yılında kadar 1 milyon elektrikli araç hedefi için büyük bir gelişme olarak görülmelidir (Anadolu Ajansı, 2020).

 

Doğu Akdeniz’deki son gelişmeler ışığında, özellikle Türkiye ve Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması bölge ülkelerinin Türkiye’yi Akdeniz kıyılarına hapsetme girişimlerine karşı büyük bir oyun bozucu hamle olmuş ve Türkiye için ikinci bir fırsat penceresi aralamıştır. Gerek Türkiye’nin 2018’den beri kendi sismik ve sondaj gemileriyle Akdeniz’de çalışmalarda bulunması, gerekse masada etkin diplomasiyle son dönemde çok önemli avantaj elde etmesi bölgede kartların tekrar karılıp dağıtılmasına yol açmıştır. Libya ile anlaşmaya varan ve bunu BM’ye ileten Türkiye, Yunanistan’ı ve GKRY’nin tezlerini boşa çıkarmıştır.

 

2025 yılında faaliyete geçmesi planlanan EastMed Boru Hattı Projesi’nin hem yapım maliyetinin çok yüksek olması hem de petrol piyasalarındaki son gelişmeler yanında pandemi sebebiyle büyük enerji şirketlerinin süreci durdurmuş olması projenin yapılabilirliğini zora sokmaktadır. Bu sürece ek olarak hem İsrail hem de Mısır’dan Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesine ilişkin yapılan açıklamalar Doğu Akdeniz’deki dengeleri değiştirme açısından önemli diğer bir gelişmedir.

 

Türkiye’nin İsrail ve Mısır’la diplomatik ilişkilerini tekrar tesis etmesi Türkiye üzerinden Avrupa’ya daha az maliyetle olası bir boru hattı projesinin hayata geçirilmesini daha gerçekçi kılmaktadır. Böylesi bir durumda Türkiye, başta Filistin olmak üzere, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama faaliyet çalışmalarında etkin bir rol oynayabilir ve bölgesel bir enerji hub’ı olma yolunda bir eşiği daha rahat geçip süreci tamamen kendi lehine çevirebilme şansı yakalayabilir. Yalnızca Doğu Akdeniz’de değil Irak, İran, Suriye ve hatta Afrika’da etkin eşgüdümlü yürütülecek bir dış politikaya paralel olarak enerji piyasasında gerekli liberalleşme adımlarının atılması ve BOTAŞ’ın sektördeki tekelinin kırılıp daha rekabetçi bir ortamın oluşturulması Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik avantajını bölgesel enerji hub’ı olma avantajına da rahatlıkla çevirebilir.   

 

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayımladığı “Küresel Enerji Durum Raporu”nda yenilenebilir enerji kaynaklarının 2020 yılı için elektrik üretimindeki artış oranın %5 olması öngörülmüştür. Her ne kadar diğer yıllara göre bu sene düşüş olması tahmin edilmiş olsa da 2020 yılında yenilenebilir enerjinin payında artış yaşanacağı beklenmektedir (IEA, 2020). Türkiye’nin güneşli gün sayısının fazla olması, rüzgâr enerjisindeki avantajlı konumu ve yeşil enerji için bakanlığının strateji belgesindeki hedefler Türkiye’nin önündeki üçüncü fırsat penceresi olarak ortaya çıkmaktadır.

 

Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’nin (TEİAŞ) açıkladığı 2019 yılı elektrik üretim oranlarına göre; hidrolik payı %29.2, jeotermal, güneş ve rüzgârın payı %13.2 ve atıkların payı %1.5 olarak gerçekleşmiştir (TEİAŞ, 2020). Yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki oranları her geçen yıl artmasına rağmen kömür, Türkiye’nin elektrik üretiminde %37’lik payıyla ilk sırada yer almaktadır. Türkiye yeşil enerji konusunda sahip olduğu potansiyelini, kömüre vermiş olduğu öncelik nedeniyle, yeterince değerlendirememektedir. Bu durum hem bütçe açığının artmasına hem de emisyonların azaltılması konusunda etkin bir mücadeleye engel olmaktadır. Türkiye “2015 Paris İklim Anlaşması”nda özel şartlara sahip olduğunu belirtmiştir. Anlaşmanın Ankara tarafından onaylanması ve her geçen yıl artış gösteren emisyonların azaltılması konusunda etkin adımlar atacağını ifade edecek olması ileride Türkiye’ye büyük avantaj sağlayacaktır.

 

Son yıllarda hidrojen teknolojisinin başta Norveç olmak üzere AB ülkelerinin gündemine girmesi Türkiye için de öncelikli bir enerji politikası olabilir. Şu an için hidrojenin üretimi ve çıkarımı diğer hidrokarbon yakıtlara göre daha maliyetlidir. Buna karşın hidrojenin avantajları dünya genelinde yaygın olarak bulunması, petrolden daha verimli olması, enerjiye dönüştürülmesi sırasında emisyon açığa çıkarmaması ve sera gazı etkisinin azaltılmasına katkı sağlayacak olmasıdır.

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Ocak 2020’de düzenlemiş olduğu “Enerjide Arama Buluşmaları: Hidrojen Çalıştayı”nda konuşan Bakan Dönmez hidrojeni; “daha fazla yenilenebilir enerjiyi sisteme dahil etmek, ısı sektörünü karbon emisyonsuz hale getirmek, yerli kömürden hidrojen üretimi gerçekleştirmek, hidrojen depolama ve tutucusu olarak borun kullanımını artırmak” olmak üzere dört temel üzerinden elde etmeyi ve en geç 2021 sonunda doğalgaz dağıtım hatlarına ilk hidrojen girişinin oluşmasını hedeflediklerini belirtmiştir (Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2020). Bakanın ulaşım sektöründe de yerli kömürden hidrojen üreterek temiz taşıma sağlama süreci üzerinde durduklarını vurgulaması Türkiye’nin hidrojenden enerji elde edilmesi konusunda planlı ve programlı bir şekilde çalışmalarına devam ettiğinin en somut göstergesidir. Dünyada %73 oranla en fazla bor madenine sahip olan Türkiye %4.5’lik yurtiçi sanayi payını %10’a çıkarmayı hedeflerken uluslararası piyasalarda da etkin bir pazar payı elde etmek amacıyla yoğun faaliyet göstermektedir. Borun özellikle elektrikli araçlarda yakıt pili entegrasyonunda kullanılma hedefi ve ortopedik implant malzemesi olarak etkin kullanılmasının amaçlanması Türkiye için büyük avantajlar sunabilir.

 

Son beş yıllık süreçte Türkiye, enerji politikalarında üç önemli kırılma yaşarken potansiyel olarak da üç önemli fırsat penceresini aralamıştır. Türkiye’nin bu fırsatları etkin ve eşgüdümlü bir dış politikayla hem kendi çıkarları hem de bölge gelişmeleri ve barışı için kullanabilme kapasitesi, gücü ve kabiliyeti fazlasıyla mevcuttur.

 

Kaynakça

 

 

Anadolu Ajansı. (2020, Ocak 16). Bakan Dönmez: 2030'da Türkiye'de 1 milyonun üzerinde elektrikli otomobil olacağını öngörüyoruz. Mayıs 21, 2020 tarihinde Anadolu Ajansı: https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/bakan-donmez-2030da-turkiyede-1-milyonun-uzerinde-elektrikli-otomobil-olacagini-ongoruyoruz/1704125 adresinden alındı

Blue Gold Research. (2020, May 21). Regional LNG Prices (Monthly Average). From Blue Gold Research: https://bluegoldresearch.com/regional-lng-prices

Financial Times. (2020, April 24). Oil prices on a slippery slope . Retrieved May 20, 2020 from Financial Times: https://www.ft.com/content/eb8804fe-96e1-4eb0-a9c8-ef4626fbe8f5

Finans Gündem. (2020, Şubat 21). Dünyanın en büyük batarya üretim ve teknoloji şirketlerinden biri olan Çinli CATL firması bir batarya üretim fabrikası kurulması için Türkiye'yi inceliyor. Mayıs 21, 2020 tarihinde Finans Gündem: Çinli dev Türkiye'ye gelmek istiyor adresinden alındı

IEA. (2020, May 01). Global Energy Review 2020-Renewables. Retrieved May 22, 2020 from International Energy Aganecy: https://www.iea.org/reports/global-energy-review-2020/renewables

John Hopkins University & Medicine Coronavirus Resource Center. (2020, May 20). COVID-19 Dashboard by the Center for Systems Science and Engineering (CSSE) at Johns Hopkins University (JHU). Retrieved May 20, 2020 from John Hopkins University & Medicine Coronavirus Resource Center: https://coronavirus.jhu.edu/map.html

Middle East Monitor. (2020, March 03). Haftar opens Libya embassy in Syria’s Damascus. Retrieved May 20, 2020 from Middle East Monitor Creating new Perspective: https://www.middleeastmonitor.com/20200303-haftar-opens-libya-embassy-in-syrias-damascus/

Ministry of Foreign Affairs of the Hellenic Republic. (2020, May 05). Ministry of Foreign Affairs announcement on the appointment of a Special Envoy for Syria. Retrieved May 20, 2020 from Ministry of Foreign Affairs of the Hellenic Republic: https://www.mfa.gr/en/current-affairs/statements-speeches/ministry-of-foreign-affairs-announcement-on-the-appointment-of-special-envoy-for-syria.html

ODD. (2020, Mayıs 06). Pazar Verileri. Mayıs 21, 2020 tarihinde Otomotiv Distrübütörleri Derneği-ODD: http://www.odd.org.tr/web_2837_1/index.aspx adresinden alındı

Republic of Turkey Ministry of Energy and Natural Resource. (2nd Edition October 2019). Investor's Guide for Natural Gas Sector in Turkey. Ankara: Republic of Turkey Ministry of Energy and Natural Resource.

T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu. (2019). Doğalgaz Piyasası 2010-2018 Yılı Sektör Raporları. Ankara: EPDK.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. (2015). ETKB 2015-2019 Stratejik Planı. Ankara: T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı. (2011b). No: 216, 21 Eylül 2011 Türkiye – KKTC Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Dışişleri Bakanlığı Basın Açıklaması. Mayıs"19 2020 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı: http://www.mfa.gov.tr/no_-216_-21-eylul-2011-turkiye-_-kktc-kita-sahanligi-sinirlandirma-anlasmasi-imzalanmasina-iliskin-disisleri-bakanligi-basin-ac_.tr.mfa adresinden alındı

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı. (2011a). NO:18 - 30 Ocak 2007, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi´nin Doğu Akdeniz´deki Ülkelerle Deniz Yetki Alanlarını İlgilendiren İkili Anlaşmalar Yapma Gayretlerini Hk. Mayıs 19, 2020 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı: http://www.mfa.gov.tr/no_18---30-ocak-2007_-guney-kibris-rum-yonetimi_nin-dogu-akdeniz_deki-ulkelerle-deniz-yetki-alanlarini-ilgilendiren-ikili-anlasmalar-yapma-gayretlerini-hk_-.tr.mfa adresinden alındı

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. (2020, Ocak 15). "Enerjide Arama Buluşmaları: Hidrojen" Çalıştayı. Mayıs 22, 2020 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Bakanlik-Haberleri/Enerjide-Arama-Bulusmalari-Hidrojen-Calistayi adresinden alındı

TEİAŞ. (2020). Elektrik Enerjisi Üretiminin Enerji Kaynaklarına Göre Dağılımı (2000 - 2019). Mayıs 22, 2020 tarihinde Türkiye Elektrik İletim A.Ş-TEİAŞ: https://www.teias.gov.tr/tr-TR/turkiye-elektrik-uretim-iletim-istatistikleri adresinden alındı

The Economic Times. (2020, April 11). China auto sales sink 48.4% in March as virus hurts demand. Retrieved May 21, 2020 from The Economic Times: https://economictimes.indiatimes.com/news/international/business/china-auto-sales-sink-48-4-in-march-as-virus-hurts-demand/articleshow/75095855.cms?from=mdr

Watts, W. (2020, April 21). Why oil prices just crashed into negative territory — 4 things investors need to know. Retrieved May 20, 2020 from MarketWatch: https://www.marketwatch.com/story/why-the-oil-market-just-crashed-below-0-a-barrel-4-things-investors-need-to-know-2020-04-20

Yaycı, C. (2020, Ocak 01). Türkiye-Libya Arasında İmzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Andlaşmasının Sonuç ve Etkileri. Kriter , 4 (42), s. 34-37.

Yergin, D. (2011). The Quest: Energy, Security and the Remarking of the Modern World. New York: The Penguin Press.