Skip to main content

Rum gazeteciler tarihte ilki yaşadı | Kıbrıs Star

Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk gazetecilerin yanı sıra bazı Rum yetkililerle 27 Şubat Cumartesi günü İstanbul’da yaptığı toplantı...

Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk gazetecilerin yanı sıra bazı Rum yetkililerle 27 Şubat Cumartesi günü İstanbul’da yaptığı toplantı ve burada yaptığı açıklamalar, Güney Kıbrıs’ta yayımlanan üç gazetenin manşet ve iç sayfalarında geniş yer buldu. 

Politis ve Yunanistan’da yayımlanan Eleftherotipia gazetesini temsilen Makarios Drusiotis, Alithia gazetesini temsilen Katherina İliadi ve Cyprus Mail gazetesini temsilen Stefanos Evripidu’nun yer aldıkları toplantıda ayrıca Güney Kıbrıs-AB Müzakere Grubu Başkanı Takis Hacidimitriu ile EDİ Başkanı Praksula Andoniadu da yer aldı. 
İstanbul Kültür Üniversitesi’nin araştırma merkezi “Global Political Trends Center” tarafından organize edilen görüşmenin yaklaşık 40 dakika olarak planlandığı, ancak 1.5 saat sürdüğü de belirtildi. 

“ÇÖZÜM İÇİN BURADAYIZ” 
Politis gazetesi, Başbakan Erdoğan ile görüşmeyi manşetten ve iç sayfalarından “Çözüm Zamanı… İmzamıza Saygı Göstereceğiz…Çözüm İçin Buradayız…Büyük Fırsat, Bundan Daha Net Konuşamam… Meclisin Bildirisi Vakitsiz…Gizli Ajandam Yok” başlıklarıyla okuyucuya yansıttı. 
Gazete, Kıbrıslı gazetecilerin tarihte ilk kez Türkiye Başbakanı ile yüz yüze görüşme gerçekleştirdiklerini ve ilk kez Türk başbakanının Kıbrıs Rum medyası aracılığıyla Kıbrıslı Rumlara mesaj gönderdiğini belirtirken, Erdoğan’ın görüşmede “dostluk atağı” gerçekleştirerek “Kıbrıs sorununun çözümünü istediğini ve bunun hemen olması gerektiğini” vurguladığını yazdı. 

EGEMEN BAĞIŞ’LA DA GÖRÜŞTÜLER 
Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın “çözümün uygulanmasını da taahhüt ettiğini” yazan gazete, Erdoğan’la görüşme öncesinde grubun Türkiye Dışişleri Bakanı Egemen Bağış’la da bir araya geldiğine dikkat çekti. 
Gazete, bu görüşmeye ilişkin haber ve söyleşinin yarın yayımlanacağını da bildirdi. 

ERDOĞAN’LA SÖYLEŞİ 
Gazete, Başbakan Erdoğan’ın sözlerini, yorumlarla harmanlayarak şu şekilde aktardı: 
“‘Hedefimiz, Kıbrıs sorununa kalıcı ve bütünlüklü bir çözümün bulunmasıdır. Bu hedefe ulaşılması için sorumluluklarımızı almaya hazırız ve hiç kimse Türkiye’nin samimiyetinden şüphe duyamaz, duymamalıdır’. 
Adada yeni bir ortaklık ilişkisinin zemini konusunda ise 23 Mayıs Ortak Açıklamasına vurgu yaptı. ‘Bu ortaklığın çerçevesi, tek uluslararası temsiliyete sahip federal bir hükümet olacaktır, aynı zamanda bir Kıbrıslı Türk kurucu devleti, bir de Kıbrıslı Rum kurucu devleti olacaktır’. 
Çözümün ‘Güvenlik Konseyi kararlarında belirlendiği şekliyle siyasi eşitliğe dayanan iki toplumlu, iki kesimli bir devlet olacağını’ söyledi. Erdoğan, siyasi eşitlikte çok ısrarla durdu ve açıklamalarının ruhu, bunun Türk tarafını tatmin ettiği ve başka bir şey talep etmediği şeklindeydi. 
‘Gerçekten samimiyiz, söylediğimiz her şey inandığımız şeydir, yani eşit temelin olması gerektiğine inandığımızdır. Budur ve bunu söylüyoruz’ şeklinde konuştu ve sayısal eşitlik istemediğini netleştirdi. 

ASKER BİR SÜRE SONRA…” 
‘Eşit sayıda bakandan bahsetmiyoruz. Kıbrıs Rum tarafının bakanlarının sayısı daha fazla olacaktır. Bahsettiğimiz, iki kurucu devlettir, bu da çok doğaldır. Federal bir yapıdan bahsediyoruz, nüfustan ötürü bu beklenen bir şeydir. Adada daha çok Kıbrıslı Rum vardır, gerçekler bunlardır. Askerin geri çekilmesi konusunda ise, bu konuda daha önce konuşmuştuk. Daha önce de söylediğimiz gibi, bir süre sonra asker geri çekilebilir. Ancak eğer bize askerin şimdi gitmesi gerektiği söylenirse, orada dururuz.’ 
Kıbrıslı Rumların, Türkiye’nin çözüme saygı göstermeyeceği ve çözümü uygulamayacağına ilişkin korkularına dair ise ‘gayet samimi ve içten bir şekilde bu tür endişelere gerek olmadığını’ taahhüt etti. 
‘İki tarafın özgür iradesiyle bulunacak bir çözüme saygı göstereceğiz ve bu sonucun başarılması için elimizden gelen her şeyi yapacağız.’ 
Müzakere sürecine değinerek ‘yönetim ve güç paylaşımına ilişkin müzakereler tamamlandı ve düğer müzakere başlıklarında belirli adımlar oldu. Mevcut fırsat değerlendirilmelidir’ dedi. 
Erdoğan, bir çözüme ulaşılabilmesi için Kıbrıs Rum tarafının süreci geciktirmediğini görmeyi istediğini söyledi. ‘Nihai hedefimiz bütünlüklü bir çözümün sağlanmasıdır ve inanıyorum ki gerekli güçlü istek ve kararlığının olması durumunda, adil ve kalıcı bir sonuca mümkün olan en kısa sürede ulaşırız.’ 

“ÇOK ZAMAN KAYBEDİLDİ” 
Erdoğan, garantör güçlerin rolüne değindi ve dörtlü ya da beşli toplantı düzenlenmesinden yana tutum sergiledi. ‘Sonuca ulaşılması için en iyi yol bu formüldür. Biz olumluyuz, bir çözüm için buradayız, bir sonuca ulaşılması yönünde yardım etmek için buradayız ve bunu yapmaya çalışmayı sürdüreceğiz. Çok zaman kaybedildi. Bu kadar zaman kaybedilmesinin yazık olduğunu düşünüyorum.’ 
Tayip Erdoğan, ‘sorunun çözülmesi için büyük bir fırsattan ve Kıbrıs Rum tarafının bunu anlaması gerektiğinden’ bahsetti ve ‘Bu konuda gerçekten daha net olamazdım’ dedi. 
Çözüm perspektifine değinirken ‘Eğer Kıbrıs gerçekten bir çözüm ve istikrar adası olursa, sadece bu güne karşı olan görevimizi değil, gelecek nesiller karşısındaki görevimizi de tamamlamış oluruz’ diye konuştu. 

“TESPİHTEKİ BONCUKLARIN SAYISI FARKLI…” 
Fırsat penceresi olarak adlandırdığı şeyin ne zaman kapanacağı şeklindeki bir soruya karşılık ise ‘Ben çok sabırlıyım ve bu fırsat penceresinin kapanmasını istemeyiz. Bu istediğimiz bir şey değildir ancak ne kadar süre sabırlı olabiliriz ki…’ yanıtını verdi. 
‘Sizin zamanı hesaplama şekliniz bizimkinden farklı. Sayın Kostas’ın (Karamanlis) bana hediye ettiği tespih var ve boncukların sayısı farklı. Bizde 33, sizde 21. Böylece sabırlı olmayı tespihin boncuklarıyla sayarsak farklıdır. Ancak biz öyle ya da böyle saymaya devam edeceğiz.’ 

“GİZLİ AJANDAM YOK” 
Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin bir adım önde olduğunu pek çok kez söyledi ve ocak ayında sunulan önerilerinin bu çerçevede sunulduğunu iddia etti. ‘Bu önerilere karşın Kıbrıs Rum tarafında bu önerilerin arkasında ne gizlediğine ilişkin soru işaretleri ve kuşkular görüyorum’ dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: 
‘Bu önerilerle sadece adanın Kuzey kesimini değil, hem Kuzey hem Güney kesimini düşünüyoruz.’ 
Erdoğan, Türkiye’nin niyetlerine ilişkin büyük şüphelerin olduğunu söyledi. ‘Ne önerirsen öner sanırım bunun arkasında bir şey gizlendiği şüphesi var. Diğer tarafın bunun arkasında başka bir şey olduğunu düşünmesi her şeyi daha da zor hale getiriyor.’ 
İki tarafın görüşleri arasındaki uçuruma ilişkin olarak ise Erdoğan, ‘Bu uçurum büyümeye devam ediyor. Çünkü biz ileriye doğru bir adım atıyoruz ancak bunun karşılıklı olmadığını görüyoruz. Bu yüzden mesafe büyüyor. Size karşı çok samimi olacağım. Kıbrıs’ı bir barış adası olarak görmeyi çok isteriz. Görmeyi ve yapmayı isteyeceğimiz şey budur. Ayrıntılara takılı kalmamalıyız ve adil bir sonuca ulaşabilmemiz için Kıbrıslı Rumlar da adımlar atmalıdırlar’ dedi. 
Niyetlerinin samimi olup olmadığına yönelik ise Türk Başbakan şunları söyledi: 
‘Benim çok samimi ve açık olduğum biliniyor. Diğer bir değişle gizli ajandam yoktur, gizli ajandalara karşıyım. Her şey açık olmalıdır, çünkü eğer bu şekilde bir siyaset uygularsan vatandaşlarla çok samimi bir görüş alış verişi elde edersin. Gizli ajandaları olan, hiçbir zaman çok açıkça konuşmayacak ve hiçbir zaman onlarla görüşmelerinde sonuca varamayacağın siyasetçiyle karşılaştım.’ 

“KESİNLİKLE TALAT’LA…” 
Erdoğan açıklamalarında açıkça Talat’ı destekledi ve onu iltifatlara boğdu. Talat’ın kabul etmesiyle ‘Kıbrıs tarihinde ilk kez çapraz oyun kabul edildiğini ve bunun çok olumlu bir gelişme olduğunu’ söyledi. Seçimlere giden bir siyasetçi için bunun risk almak olduğunu belirtti. 18 Nisan seçimlerine karşın ‘Talat’ın yapıcı bir rol üstlenmeye devam ettiğini, çünkü seçimlerin bir tarafın isteksizliğini örtme bahanesi olarak kullanılabileceği inancı varsa, hepimizin bu anlayışı yeniden değerlendirmesi gerektiğini, çünkü bunun yanlış olduğunu’ söyledi. 
Eroğlu’nun seçilmesi halinde durumların değişmesi ihtimali konusunda ise Erdoğan, böyle bir gelişmenin müzakereleri etkilemeyeceğini söyledi. ‘Biz garantör güç olarak bunu yapmalarına izin vermeyeceğiz’ dedi. 

“MECLİSİN BİLDİRİSİ VAKİTSİZ” 
Türk Başbakan, (Rum) Meclisin garantiler konusundaki son bildirisinin müzakere sürecini yaraladığı değerlendirmesinde de bulundu. Türkiye’nin müzakere başlıklarının dondurulmasından ötürü duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi. 
Erdoğan, Meclisin garantiler konusundaki bildirisine değindi. ‘Bize göre bu karar vakitsizdi ve çözüm sürecine vurulan bir darbeydi. Bu kararın neden alındığını anlayamıyoruz. Aslında bu karar 1960 Uluslararası Anlaşmalarını ilgilendiriyor ve garantör güçler Kıbrıslı Türkler için önemlidir. Meclisin garantiler ve ittifak anlaşmaları karşısında aldığı kararın konuya kimin yanlış taraftan yaklaştığını gösterdiğine inanıyoruz. Bir taraftan müzakereler varken diğer taraftan meclis, sözü geçen anlaşmalara dayanan sürece darbe vuran bir karar alıyor. Bu gerçekten olumlu bir yaklaşım değildir. Neler olduğunu anlıyoruz, farklı bir şekilde söylemek istemiyorum ancak ne olduğunu anlayabiliyoruz. Bu bir çıkmazdır. Bir çıkmaz görmek istemiyoruz. Engelleri ve çıkmazları aşmak istiyoruz ve Türk tarafı ileriye doğru yolu açmaya devam edecektir.’ 

“BAŞLIKLARIN AÇILMASINI ENGELLİYORLAR” 
‘Eğitim ve kültür başlığının açılmasını engelleyen Kıbrıs Rum tarafıdır. Açılması için her şey hazır olan ancak açılmayan bu başlık için Kıbrıslı Rumlar kendilerini nasıl haklı göstermeyi düşünüyorlar? Bir diğer örnek de Enerji başlığıdır. Enerji başlığında herkes müzakereye başlamaya hazırdır ve Nabucco planına ilişkin bir şeyler olduysa Türkiye sayesinde olmuştur. Müzakerelerin başlayabilmesi için gerekli her türlü önlemi aldık ancak yine Kıbrıslı Rumlara takılıp kaldık, çünkü engelliyorlar. Bu nasıl açıklanabilir…’ 
Türkiye Başbakanı, ülkesinin ne Kıbrıs yüzünden AB’yi, ne de AB yüzünden Kıbrıs’ı terk edeceğini söyledi. ‘Bu başka bir gerçek. Şunu da söylememe izin verin; tahammülün de bir sınırı vardır ve bu sınır sonsuz değildir.’ 

“BARIŞIN SAHTE... SUYU” 
Türkiye’den İşgal Bölgelerine su getirilmesi konusunda Kıbrıslı Türk bir gazetecinin sorusuna ise şu yanıtı verdi: 
‘Bu suya (barış suyu) ya da (barış için su) adını verdik. Eğer Kıbrıslı Rumlar sudan isterlerse, adanın her iki tarafına da su vermek isteriz. Böylelikle tankerlerle taşınmasına gerek kalmaz.’ 
Erdoğan, Yunanistan’a doğal gaz götürülmesine de değindi ve Türkiye’nin bu şekilde Kıbrıslı Rumlara su verebileceğini söyledi. ‘Çünkü su Tanırının bir hediyesidir ve hepimiz yararlanabiliriz. Su insanları tehdit etmek ya da insanları yola getirmek için kullanabileceğin bir şey değildir. Partimiz bu yolun kültür olduğunu söylüyor. Su, kültürdür. Su, kültürün temel taşıdır. Ülke olarak bunu anlıyoruz ve hiçbir zaman böyle bir sorun yaratmayacak ya da böyle bir engel çıkarmayacağız. Bilmiyorum, belki Kıbrıslı Rumlar bu suyu istemiyorlardır, ya da (bu Türk suyudur ben bunu istemem) diyorlardır, bilmiyorum... Bunu derler mi…’ (Gülüyor).” 

ALİTHİA’DA YER ALDIĞI ŞEKLİYLE… 
Alithia gazetesi ise, Erdoğan’la söyleşiyi manşet ve iç sayfalarından kullandığı “Hadi Şimdi Çözelim! Erdoğan’ın Kıbrıslılara Mesaj: Fırsatı Yakalayalım, Barış İçin Çalışalım… Gelin Kıbrıs Sorununu Şimdi Çözelim… Kıbrıs Sorununun Çözülmesine Büyük Bir Fırsat Veriyoruz ve Kıbrıs Rum Hükümetinin Bunu Anlaması Gerekir” başlıklarıyla verdi. 
Gazete, Erdoğan’ın ülkesinde Ergenekon süreci olmasına karşın programında yarım saatlik öngörülen görüşme yerine, 1.5 saatini ayırarak Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklere barış ve işbirliği mesajları verdiği yorumunda bulundu. 
Erdoğan’ın Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas ve Rum hükümetine her değinişinde “çok nazik olduğunu” vurgulayan gazete, Talat’a da tam destek verdiğini yazdı. 
Erdoğan’ın Yunanistan Başbakanı Yorgos Papandereu’dan da samimiyetle bahsettiğini ve Yunanistan ile Türkiye’nin gereksiz bir düşmanlık için büyük askeri harcamalar yaptıklarını, bu düşmanlığın sona ermesi gerektiğini söylediğini yazan gazete, Erdoğan’ın söyleşisinin belirli kısımlarını şu şekilde yansıttı: 
“Türkiye Başbakanı konuşmasına, Kıbrıslı Rumların Türkiye’nin çözümü uygulamayacağına dair endişelerine ilişkin soruya yanıt vererek başladı: ‘Size içtenlikle ve samimiyetle söyleyebilirim ki, adadaki yeni ortaklık ilişkisi, çok önemli olan 23 Mayıs 2008 ortak açıklamasının da ardından çözüm, BM kararlarında öngörüldüğü şekliyle iki toplumlu, iki kesimli devlet ve siyasi eşitlik ilkelerine dayanacak. Bir federasyon bu ilkelere dayanmalıdır. Bu ortaklık çerçevesinde tek uluslararası temsiliyeti olan federal bir hükümet olacaktır. Aynı zamanda bir Kıbrıs Türk kurucu devleti ve Kıbrıs Rum kurucu devleti olacaktır. Türkiye’nin desteklediği çözüm çerçevesi bu şekildedir. Buna ilişkin herhangi bir endişeye gerek yoktur ve uluslararası alanda yaptığım görüşmelerde de bu tezi dile getirdim(...) Türk tarafı Kıbrıslı Türkleri yapıcı çabalarında desteklemeye davam edecektir. Biz 2008 Eylülünde başlayan sürecin başarıya ulaşmasını istiyoruz. Zamanı iyi kullandığımızı düşünüyorum. Son olarak, 4 Ocak’ta sunulan öneriler bu ilişkide ilerlememiz için gerçek bir fırsattır ve yönetim ile güç paylaşımı müzakereleri tamamlanmış, diğer başlıklarda da adımlar atılmıştır. Mevcut fırsat değerlendirilmelidir. Bu çerçevede Sayın Talat, Kıbrıs tarihinde ilk kez çapraz oyu kabul ettiğini açıklamıştır. Yakındaki seçimler çerçevesinde bu çok önemli bir adımdır. Sayın Talat ve Kıbrıslı Türklerin yaptıkları siyasi bir fedakarlık olduğundan kuşku duyulamaz Çünkü, bir yandan seçim süreci varken diğer yandan soruna çözüm bulma çalışmaları devam etmektedir. Bu, seçimlere gitmekte olan bir siyasetçi için yeterince tehlikeliydi. Kıbrıs Rum tarafının da bu durumu aynı samimiyetle değerlendirmesi çok önemlidir. Beklediğimiz de budur….” 

“ERDOĞAN TALAT’I DESTEKLİYOR” 
“Sayın Talat’ı bu yaptığından ötürü takdir ediyorum. Müzakerelerde karmaşa yaratmak istemedi ve seçimlerin yaklaşmasına karşın tezlerini koruyarak müzakerelere devam etti. Bunun çok takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yarın kimsenin bahanesi olmaması için bu sürecin devam ettiğini görmeyi istiyoruz”. 

“EROĞLU YANLIŞ YAPMAYACAK” 
Gazete, Erdoğan’ın, “Eroğlu’nun seçimi kazanmasıyla, fırsat penceresinin kapanması arasında ilişki olup olmadığı” şeklindeki bir soruya karşılık da şu yanıtı verdiğini belirtti: 
“Hayır, bununla hiçbir ilişkisi yoktur. Bizzat kendisi de bunun (fırsat penceresinin kapanmasının) olmayacağı konusunda açıklama yapmıştır. Biz garantör ülkeyiz ve (Kıbrıslı Türklerin) bu yanlışı yapmalarını istemeyiz.” 
Gazete, Erdoğan’ın söyleşisinde, “eşit temelin (siyasi eşitlik) varlığına inandıklarını ve eşit bakan sayısından bahsetmediğini, Kıbrıslı Rumların nüfusunun daha fazla olmasından ötürü daha fazla bakanı olacağını” söylediğini de belirtti. 

DÖRTLÜ GÖRÜŞME ÖNERİSİ YAPILDI 
Gazeteye göre Erdoğan ayrıca, garantiler konusunun İngiltere Başbakanı ve şu anda AB dönem başkanı olan İspanya’nın Başbakanı ile görüştüğünü ifade ederken, İspanya’ya Yunanistan, Türkiye, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafının katılacağı dörtlü bir görüşme yapılmasını önerdiğini açıkladı. 
Erdoğan, böyle bir görüşmeden daha hızlı ve olumlu sonuç alınmasının olası olduğunu da vurguladı. 
Gazete ayrıca, Erdoğan’ın Kıbrıs Rum, Yunan ve Türk basınına da çağrı yaparak, basının bilgilendirme konusunda büyük sorumluluklar taşıdığını ifade ettiğini ekledi.