Teknolojinin bütün olanaklarından yararlanarak uzaktan eğitim altyapısını oluşturan ve bu yönde önde gelen eğitim kurumlarından biri olan İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ), Genel Sekreterlik öncülüğü, Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri Daire Başkanlığı katkıları ile “Blended Learning (Karma Eğitim)” sistemine geçiş için çalışmalarını hızlandırdı. 2011 yılından bu yana CATs sistemi ile eğitim etkinliklerine zaman ve mekândan bağımsız erişim olanağı sunan İKÜ, Yeni Koronavirüs (COVID-19) hastalığına karşı alınan tedbirler kapsamında 2020-2021 Eğitim-Öğretim yılında “Karma Eğitim” modeline geçmek için kollarını sıvadı. 

2 Eylül Çarşamba günü saat 11.00’de CATS (Computer Aided Training & Educational Services) ders yönetim sisteminin 3. nesil versiyonu olan https://catsv3.iku.edu.tr'de oluşturulan ve video konferans donanımına sahip amfide 4 Ekim'de hizmet vermeye başlayacak Karma Eğitim sisteminin testi gerçekleştirildi. Genel Sekterimiz Ender Rıza Ekici, Genel Sekreter Yardımcımız Dr. Gabriela Oana Olaru ile Yazılım Geliştirme ve İnovasyon Müdürü Ahmet Gökhan Uluçay’ın eğitmenliğinde gerçekleştirilen örnek derse; Mütevelli Heyet Başkanımız Dr. Bahar Akıngüç Günver, Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Güzel’in yanı sıra Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri Daire Başkanlığı çalışanları da görüntülü ve fiziki olarak katıldı. 

Blended Learning (Karma Eğitim) Nedir?

Karma eğitim modeli, harmanlaşmış öğrenme olarak da bilinmektedir. Hibrit eğitim de denen karma eğitim modeli, online eğitim modelinin ve yüz yüze eğitim modelinin birlikte uygulanması anlamına gelmektedir.

Harmanlaşmış öğrenme, web tabanlı öğretim olanağıyla öğrencilerin dilediği yerden, dilediği zamanda çalışabilmesine imkan tanır. Aynı zamanda da öğretmen ve öğrencilere yüz yüze öğrenme ortamında da tartışabilme olanağı sunar.

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver, Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) ile değişen İKÜ gündemine ilişkin bir mesaj yayınladı.

Değerli Kültür Ailem,

2020’nin son çeyreğine adım atıyoruz. Üzüntüyle takip ettiğimiz pandeminin yan etkileri ve ikinci dalgaya ilişkin veriler; gündemdeki yerini koruyor. Bununla birlikte üniversite olarak biz de son derece önemli bir dönemin eşiğindeyiz.

26 Ağustos 2020 Çarşamba günü YKS sonuçları açıklandı. Tercihlerde yüzde 79 oranında bir doluluk yakaladık. Geride bıraktığımız zaman diliminde akademik ve idari kadrolarımızda aday iletişimi için ciddi bir emek verdik. Ancak sonucun, emeğimizi ve çabamızı tam anlamıyla yansıtmadığı bir gerçek. Doluluk oranlarına ilişkin; akademik, idari, ülkenin sosyo-ekonomik ve sağlık tablosu bağlamında farklı açılardan değerlendirmelerimiz sürüyor. Bununla birlikte ileriye dönük, pozitif, üretken yaklaşımlarla çabalarımızın karşılığını almaya daha fazla odaklanacağız.

Yeni öğrencilerimizin kayıtları 6 Eylül 2020 akşamına kadar devam edecek. Tercihlerin kayda dönüşmesinde tüm Kültür ailesinin varlık göstermesi ve aktif rol alabilmesi çok önemli. Üniversitemizin karakteristiğini yeni öğrencilerimize ve ailelerine doğru şekilde tercüme ederek önümüzdeki bir haftayı en iyi şekilde yöneteceğimize inanıyorum.

Değerli Kültür Ailem,

Ağustos ayında öğrenci memnuniyetini ölçtüğümüz NPS sonuçlarını inceledik. Çıktılar, öğrencilerimizin duygu durumuna ilişkin önemli anahtar kelimeler de içeriyor. Örneğin kaygılarının; hijyen, finansal durum ve pandemi olmak üzere üç başlıkta toplandığını gördük. İhtiyaçlar noktasında dile getirdikleri en temel konu ise sosyalleşme.

2020-2021 akademik yılı üniversite gençliği için çok hassas bir dönem. Belirsizliği, kriz ve risk yönetimini yaşamın içinde tecrübe ediyorlar. Bu süreçte öğrencilerimizin en büyük desteği biz olmalıyız. Kültür’de güvende olduklarını hem gençlere hem de ailelerine somut adımlarla hissettirebilmeliyiz. Krizi hiyerarşi ile değil iletişimle ve paylaşımla yönettiğimizi, bağlarımızda Kültür değerlerinin belirleyici olduğunu aktarabilmeliyiz. Önümüzdeki hafta içinde Öğrenci Konseyi Başkanımızla bu kapsamda online bir görüşmem olacak. Konsey Başkanımızın geri bildirimlerinin 2020-2021 yol haritamız için oldukça faydalı olacağına inanıyor; izlenimlerimi bir sonraki mesajımda sizlerle paylaşmayı planlıyorum. 7 Eylül 2020 günü, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzün düzenleyeceği “Uzaktan Öğretimde Öğrenci Beklentileri” konulu panel de öğrencilerimizi anlayabilmek ve duyabilmek için heyecanla beklediğim bir diğer buluşma. Kültür Noktası da yeni öğrencilerimiz için Eylül ayı oryantasyon planlamaları üzerine çalışıyor. Öğrenci iletişimi için son derece önemli olan oryantasyon programımızı; yapıcı eleştirileriniz, fikir ve görüşlerinizle desteklemenizi önemle rica ediyorum. Üniversitemizi geliştirmek, yükseköğretim hizmetinde standartların üstüne çıkabilmek için en güçlü rehberimiz öğrencilerimizdir.

Öğrencilerimizin sesini duyabilmek, dahil olmalarını sağlamak, katılımlarını desteklemek için bu tür girişimlerin sayısını artırmalıyız. Bu kapsamda NPS başta olmak üzere öğrencilerimize dokunabildiğimiz enstrümanlarımızdan etkin yararlanmak kadar yeni iletişim kanalları tasarlamak da ana hedefimiz olmalı. NPS’i şu anda 3 aylık periyodlarla öğrencilerin geri bildirimlerini alacak şekilde uygulamayı planlıyoruz. Bunun yanı sıra kültür, sanat, teknoloji alanında mentorluk desteğini yıl boyunca sağlayabilecek uzun soluklu uygulamaları; zihinsel, ruhsal, duygusal bütünlüklerini besleyecek çalışmaları daha yoğun olarak devreye almalıyız. Bu başlıkta dekanlarımız, bölüm başkanlarımız, müdürlerimiz, akademik ve idari tüm organizasyonlarımızdan öğrencilerimizle iletişim çalışmalarında; seferberlik ve tam katılım beklediğimi belirtmek isterim.

Değerli Kültür Ailem,

Güz dönemine ilişkin, eğitim ve iş süreçlerinde alternatif senaryolar üzerine çalışmaya devam ediyoruz. Eğitim-öğretimin planlaması devam etmekte olup yeni akademik yıl öncesinde süreci sizlere aktaracağız. İş süreçleri başlığında ise geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı’nın paylaştığı COVID-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler konulu genelge de dikkate alınarak çalışma esaslarımız üzerine planlamalarımızı yapıyoruz. İş süreçlerimiz, Eylül ayı çalışma düzenimiz ve üniversiteye dönüş kapsamında tüm gelişmeleri KOVKOM düzenli paylaşmaya devam edecek.

Değerli Kültür Ailem,

Pandemi tüm zorluklarıyla birlikte öğretici bir deneyim. Özellikle sahip olduklarımızın değerini anlamak adına hepimiz çok şey öğrendik ve öğreniyoruz. Başta Atatürk İlke ve Devrimleri ile Cumhuriyet kazanımları olmak üzere bu zor günlerde ortak değerlerimize olan bağlılığımız geleceğe dair umut ve güç verici. Bu vesileyle 30 Ağustos Zafer Bayramımızı minnet ve saygıyla kutluyorum.                                                                                  

Selamlarımla,
Dr. Bahar Akıngüç Günver
Mütevelli Heyet Başkanı 

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ), 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı düzenlediği etkinlik ile kutladı. Büyük Zafer’in 98. yıl dönümü kapsamında 30 Ağustos Pazar günü saat 13.00’te Adobe Connect Sanal Sınıf Uygulaması üzerinden online olarak gerçekleştirilen törene, Mütevelli Heyet Başkanımız Dr. Bahar Akıngüç Günver, Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Güzel ve Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Nihal Sarıer’in yanı sıra akademik-idari personel ile öğrencilerimiz de katıldı. İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın açılış konuşmasını Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Güzel yaptı. Ardından Prof. Dr. Ergün Aybars tarafından “İstiklal Savaşımızın Tarihi Kırılma Noktası: 30 Ağustos” başlıklı bir konferans verildi. Tören, Piyanist Sühendan Kocadere’nin dinletisi ile sona erdi.

İstanbul Kültür Üniversitesi(İKÜ) Meslek Yüksekokulu (MYO), “İş, Bilenindir: Girişimcilik Modelleri” webinar serisi kapsamında 17 Ağustos 2020 tarihinde “Girişimcilikte Başarı Paradoksu” başlıklı bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe konuşmacı olarak katılan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) İstanbul Direktörü ve İstanbul Kültür Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İşletme Yönetimi Programı Öğr. Gör. İbrahim Elbaşı, girişimcilik ve inovasyon hakkında önemli konulara değindi. Öncelikle yenilikçi iş fikirlerinin ticarileşmesi için çalışan ve girişimciliğin yaygınlaşması için mücadele eden sosyal yapı olarak tanımladığı BTM hakkında bilgi veren Elbaşı, girişimcilik sürecini bir formül arayışı olarak tanımladı. İş hayatına PricewaterhouseCoopers’da Şirket Birleşme Desteklerinde (Deals & Transaction Services) başlayan Elbaşı, kişisel kariyerini de bu sürece dahil ettiğini ifade etti. İstanbul Ticaret Odası’na bağlı bir vakıf olan BTM’nin kurucu yöneticisi olan Elbaşı, amaçlarının, girişimciliğin yaygınlaşması yoluyla ekonomik ve sosyal kalkınmanın gerçekleştirilmesine katkı sağlamak olduğunu söyledi.

İTO’nun 1882 yılında Abdülhamid Han zamanından kurulmuş çok köklü bir kurum olduğunu vurgulayan Elbaşı, BTM’nin kuruluşunda Marksist literatürde çokça bahsedilen devrimsel yaklaşımlardansa, daha ölçülebilir ve düşük risk içeren evrimsel yöntemlerin belirleyici olduğunu ifade etti. BTM öyküsünün başlangıcına dek İstanbul Ticaret Üniversitesi Avrupa Birliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzman Araştırmacısı ve Rektörlük Proje Ofisi Müdürü olarak devam eden ve birçok ulusal-uluslararası projede yönetici olarak görev alan Elbaşı, inovasyon ve yüksek büyüme potansiyelinin bir araya gelmesiyle oluşan ‘start-up’ kavramında ifadesini bulan girişimcilikte ülke olarak geç kalmadığımızı ileri sürdü. Kavramın ülkemizde yaygın şekilde yanlış olarak kullanıldığını iddia eden Elbaşı, ‘start-up’ların işe yeni başlayan girişimlerden ve KOBİ’lerden farklı özelliklerine dikkat çekti. Konuya ilişkin yerli elektrikli otomobil TOGG üzerinden örnekler veren Elbaşı, sürdürülebilir şekilde yalın üretim, yalın yönetim, yalın pazarlama yaklaşımlarından vazgeçilmemesi gerektiğini belirtti.

TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi'nde meclis üyesi olarak vazife üstlenen Elbaşı, günümüz ‘start-up’larındaki yalın çözümlerin; tekno girişimlerin ürün inovasyonundan farklı olarak daha çok süreç ve organizasyon inovasyonlarına dayandığını ifade etti. Dünyadaki genel eğilimin de bu tarafa doğru kaydığını ileri süren Elbaşı, dünyanın en iyi dijital oyun geliştiricilerinin ülkemizde olduğunu, ancak yayıncılık konusunda aynı başarıyı gösteremediğimizi ileri sürdü. Aynı zamanda, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Bilişim İhtisas Komitesi ve Sanayi İhtisas Komitesi üyesi olan Elbaşı, girişimcinin başarı yolunun, geçmişteki başarısızlıklarından geçtiğini söyledi. Dijital Dönüşüm Komitesi Üyesi ve Girişimcilik Çalışma Grubu Başkanı olarak faaliyetlerine devam eden Elbaşı, girişimciliğin iş kurmak ve para kazanmanın ötesinde, bir değer yaratma faaliyeti olduğunu belirtti.

21. Yüzyıl Anadolu Vakfı Yönetim Kurulu Muhasip Üyeliği’ni sürdüren Elbaşı, girişimcilikte yaşın ve kullanılan teknolojinin değil, hangi soruna hangi çözümün üretildiğinin önemli olduğunu vurguladı. Girişimcilik ekosisteminde çok fonksiyonlu, girişimcilerin ihtiyaçlarına ve seviyesine göre özelleştirilmiş hizmetler veren hibrit merkezlerin önemine dikkat çeken Elbaşı, buralarda finansal desteklerin ötesinde entelektüel sermaye kapasitesinin ön planda olmakla beraber, doğru projelerin yatırımla buluşması noktasında risk sermayesi ve melek yatırımcılarla eşleştirilmesi konusundaki çalışmaların önemine değindi.

Sosyal girişimciliğin ekonomik sürdürülebilirliğinin karlılığa bağlı olduğunu vurgulayan Elbaşı, işletme mantığıyla ele alınmadığında sosyal girişimlerin uzun vadeli olamayacağını belirtti. Ayrıca kitlesel fonlama araçları kullanımının ülkemizde henüz yeterli seviyede olmadığını söyleyen Elbaşı, bu durumun kötü örneklerden ziyade tanınırlığının düşük olmasından kaynaklandığını ifade etti.

Moderatörlüğünü Öğr. Gör. Berrak Köten, Öğr. Gör. Dr. Barış Safran ve Öğr. Gör. Burak Öçlü’nün üstlendiği e-seminerde katılımcıların sorularını da cevaplayan Elbaşı, Meslek Yüksekokulu öğrencilerimizi Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’ne davet etti.

Ön jürimizin değerlendirmesi sonucunda 2. Sinekültür Üniversitelerarası Kısa Film Yarışması’nda En İyi Belgesel ve En İyi Kurmaca Film dallarındaki finalistler belli oldu. Katılan tüm filmlerin yapım ekiplerine teşekkür ederiz.

En İyi Belgesel ve En İyi Kurmaca Film ödüllerinin kazananları, pandemi şartları nedeniyle 16 Eylül 2020 tarihinde çevrimiçi gerçekleştirilecek ödül törenimizde açıklanacaktır. Ödül törenine katılım detayları önümüzdeki günlerde finalistlerle paylaşılacaktır.

İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği (İKÜMED), mezunlarımızın kardeşlerine İKÜ’ye kayıt esnasında %15 indirim hakkı tanıyor. İndirim için ise tek şart İKÜMED’e üye olmak.

Kardeşlerinin kaydı için üniversitemize gelen mezunlarımızdan Ceylan Coşkunfırat ve Muhammed Akkuş ile söyleşi gerçekleştirildi. 

Ceylan Coşkunfırat

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Ceylan Coşkunfırat. 2015 yılı İktisat Bölümü mezunuyum. Kültür’ün yeri bende çok farklıdır. Henüz lisede okurken bile İstanbul Kültür Üniversitesi’ni istiyordum. İlk tercihlerimden biri de İKÜ oldu. Hem akademik hem de sosyal çevre olarak gerçekten çok mutlu mezun oldum. Hatta mezun olmak istemedim bile diyebilirim…

Mezun olduktan sonra neler yaptınız?

Mezun olduktan sonra 1 yıl KPSS’ye hazırlandım. Sonra okulumdan kopamadım. Çağrı merkezinde 7 ay çalıştım. Sonrasında bir spor tesisinde muhasebe görevlisi oldum. Son olarak 1.5 yıl önce Deniz Bank Genel Müdürlüğü’nde çalışmaya başladım.

İKÜ sizin için ne anlam ifade ediyor?

Kültür benim için bambaşkadır. Kardeşim için de kalbimde yatan İstanbul Kültür Üniversitesi’ydi ve nasip oldu. Gerek akademik gerekse kurum çizgisi olarak kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu yüzden İKÜ’nün yeri bende bambaşkadır.

Muhammed Akkuş

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? 

Ben Muhammed Akkuş. Mezun olduktan sonra 1 sene yurt dışında İngilizce eğitim aldım. Dil alanında kendimi geliştirdim. Ondan sonra aile firmamızın pazarlama bölümünde görev aldım ve kendimi tekstil alanında da geliştirdim. Yaklaşık 6 senedir pazarlama departmanında çalışıyorum. Ağırlıklı olarak yurt dışı firmalara kot pantolonu ihracatı yapıyoruz. Firmamız şu anda (Akkuş Tekstil) yedi yüz kişilik bir istihdam kapasitesine sahip. Tekstilin yanı sıra inşaat ile örme-triko üretimi yapan firmalarımız da mevcut. Bunlardan da yurt içinde istihdama destek sağlıyoruz.

İKÜ sizin için ne anlam ifade ediyor?

Üniversite yılarından şu geldiğim noktaya kadar İKÜ bana birçok değer kattı. Bu yüzden benim için çok önemli bir yere sahip. Bu doğrultuda kardeşimi de yönlendirdim ve İKÜ’de eğitim alması konusunda teşvik ettim.

Degerli Araştırmacılar, 

Yaşadıkça Eğitim Dergisi (Journal of Education for Life) Cilt: 34 Sayı 2 (2020) yayımlandı! Birbirinden değerli bilimsel makalelerin yer aldığı sayımızı incelemeye ve paylaşmaya davet ediyoruz! 

Saygılarımla,
Doç. Dr. Mehmet Toran
Editör

İKÜ MYO İşletme Yönetimi Programı akademisyenlerinden Öğr. Gör. Emine Anık’ın “Online Eğitimde Üniversite Öğrencilerinin Hizmet Kalitesindeki Beklenti ve Memnuniyet Düzeylerinin Davranışsal Niyete Etkisi Üzerine Bir Çalışma (Expectation and Satisfaction Level on Service Quality and Effect on Behavioral Intention of University Students: Online Education Perspective)” başlıklı makalesi Uluslararası Sosyal Araştırmalar (The Journal of International Social Research) dergisinin Ağustos 2020 Cilt: 13, 72. sayısında yayınlandı.

İKÜ Meslek Yüksekokulu Lojistik Programı Öğr. Gör. Dr. Gökhan Kırbaç’ın “Lojistik Sektöründe Blokzinciri Teknolojisinin Kullanılmasına Yönelik Bir Vaka Analizi İncelemesi ve Lojistik Şirketi Uygulaması” başlıklı araştırma makalesi, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisinde yayınlandı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nde (1996) lisans, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İngiliz Dili ve Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda (2000) ise yüksek lisans eğitimlerimi tamamladım. Doktora öğrenimime ise İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde devam etmekteyim. Ankara, Pamukkale ve Yıldız Teknik üniversitelerinin Yabancı Diller bölümlerinde İngilizce Öğretim Görevlisi olarak çalıştıktan sonra halen İstanbul Kültür Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü’nde Bölüm Başkan Yardımcılığı görevini sürdürmekteyim.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde çalışırken daha iyi akademik ve çalışma koşulları nedeniyle yeni açılan vakıf üniversitelerinden birine geçmek istiyordum. Bizim ilk ve ortaöğretim dönemimizde de oldukça saygın bir isme ve prestije sahip olan Kültür Koleji, Kültür Koleji Eğitim Vakfı (KEV) olarak İstanbul Kültür Üniversitesi’ni kurdu. “Neden ben de böyle bir kurumun parçası olmayayım?” dedim ve o zamanki adı ile “Hazırlık Okulu”na başvurdum. Kabul edilmem ile Kültür Ailesi yolculuğum başlamış oldu.

Dünya zorlu bir süreçten geçiyor. Siz pandemi sürecini nasıl geçirdiniz? Bu süreç hayatınızda neleri değiştirdi?

Pandemi bize insan olarak çaresizliğimizi hatırlattı ve hastalığın sınır tanımadığını gösterdi. Doğamız gereği bizler olayları yönetebilme, kontrol edebilme, olaylar üzerinde hükmedebilme yetimiz olsun isteriz. Kontrol edemediğimiz her şey bizde belirsizliğe, çaresizliğe, güvensizliğe ve dolayısıyla korku, kaygı ve endişeye neden olur. Biz de bu yeni süreçte virüsü tanımaya ve onunla başa çıkmaya çalışıyoruz. Bu yeni durum bizde topluluk ilişkilerini tekrar gözden geçirmemizi sağladı. Karantina dönemi bize aile ve arkadaşlık ilişkileri ile sosyalleşmenin, özgürce dışarı çıkıp korkusuzca nefes alıp verebilmenin kadar önemli olduğunu gösterdi. Sadece kendimizi korumak değil, bir başkasını korumanın da önemli olduğunu hatırlattı. Birimizin hepimiz için olduğunu öğretti. Akademik anlamda da yüz yüze öğretime ara verilince teknolojinin imkânlarını kullanarak uzaktan öğretime senkron dersler ile devam ettik. Bu olağanüstü durum bize insanoğlunun zorluklar karşısında nasıl alternatif çözümler üretebildiğini de göstermiş oldu.

Uzun süredir çalışma ortamımızdan ve çalışma arkadaşlarımızdan ayrı kaldık. Yerleşkelerimizin hareketlenmeye başladığı bu günlerde yeni normale ilişkin düşünceleriniz nelerdir?

Pandemi süreci ile “hoş geldi” yeni normal. Artık birçok alışkanlığımızı değiştirmek ve mümkün olduğunca temassız yaşamaya alışmak durumundayız. Bu yeni şartlarda maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak yerleşkelerde yeni bir döneme başlayacağız. Yeni normal ile 2020-2021 akademik yılında;  tekrar yerleşkelerimize dönebilmeyi, öğrencilerimizle yeniden sınıf ortamında dersler yapabilmeyi ve çalışma arkadaşlarımızla mesafe kurallarına dikkat ederek tekrar iletişim kurabilmeyi dört gözle bekliyorum. Ben, İKÜ ailesi olarak bu süreci de atlatacağımıza inanıyorum.

Gelişmekte olan ülkelerde durum böyle değil. Ancak, güvensizliğin kurbanı olmak yerine, Khanna, akıllı girişimcilerin, ister beğenin ister beğenmeyin, çalışanlarıyla, ortaklarıyla, müşterileriyle, müşterileriyle ve bir bütün olarak toplumla kendi bağımsız güven ağlarını örmek zorunda oldukları düşüncesini benimsediklerini gösteriyor. Bu kesinlikle zor olabilir ve toplumsal güvensizlik seviyesinin o kadar yüksek olduğu yerlerde yenilikçi yaklaşımlar gerektirir ki, Khanna'nın sağladığı bir örnekte olduğu gibi, resmi bir kalite sertifikası sadece şüphe uyandırır—ve satışları düşürür! Brezilya, Çin, Hindistan, Meksika ve diğer ülkelerden canlı örnekler kullanan Khanna, girişimcilerin onlara karşı itmeye çalışmak yerine mevcut gümrük ve uygulamalara nasıl dayanabileceğini gösteriyor. Yeni teknolojilerin oynayabileceği rolü vurgular (ancak bunların panaceas olmadığı konusunda uyarıda bulunur) ve girişimcilerin ulusal ve yerel yönetimlerde ölçekte etki yaratmak için nasıl güvenilir ortaklar bulabileceklerini açıklar. 18. yüzyıla kadar Adam Smith, Khanna'nın “ekonomik ilerlemenin gizli motoru” olarak adlandırdığı güveni tanıdı. Smith, “Dürüstlük ve açıklık güveni uzlaştırıyor,” diye yazdı. “Bize güvenmek isteyen adama güveniyoruz. Bu tür bir güven, girişimciliğin başarısı için çok önemlidir, ancak gelişmekte olan ülkelerde girişimciler bunu kendi çabalarıyla kurmalıdır.” Khanna'nın belirttiği gibi, “Girişimci sadece yaratmamalı, yaratılacak koşulları yaratmalıdır.”

Kitabı okumak için tıklayınız...

Not: Erişim linkinden ulaştığınız sayfada tarafınızdan istenen oturum açma bilgileri kurumsal e-mail adresiniz ve ORION şifrenizdir.