İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver, Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) ile değişen İKÜ gündemine ilişkin bir mesaj yayınladı. Sevgili Kültür Ailem, Bahar yarıyılı, pandeminin tüm baskısına rağmen güzel ve umut veren gelişmelerle başladı. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümümüzün öğrencileri geçtiğimiz hafta uygulamalı dersler kapsamında laboratuvarlarında çalışmaya başladılar. COVID19 aşısı olan 40’a yakın personelimizin sağlık durumlarına ilişkin güzel haberler aldık. İflah olmaz iyimserlikten ihtiyatlı iyimserliğe adım adım ilerlediğim bu bir yılda öğrencilerimizi yeniden kampüste görmek, tüm ailemizin sağlıklı ve güvende olduğunu bilmek benim için çok önemli. Önümüzdeki hafta için de hepimiz heyecanlıyız. Uzun bir aradan sonra Şirinevler, Basın Ekspres ve İncirli Yerleşkemizin de kapılarını açıyoruz. Kampüslerde görev yapacak personel sayımızı kontrollü olarak artırdık. Yerleşkelerimizde görev yapacak 137 personelimizin sağlık tedbirlerine hassasiyetle uyması, normalleşmenin sürdürülebilirliği için çok önemli. Sağlık Birimimiz ve Sağlık Bilimleri Fakültemizin danışmanlığında, tüm süreçleri titizlikle takip edeceğiz. Hedefimiz Mart ayında kampüse dönüş planımızı daha geniş çaplı gerçekleştirebilmek. Belirsizliğin yarattığı yorgunluğu kampüs ortamında, iletişim ve paylaşımla kısa sürede geride bırakacağımıza inanıyorum. Pandeminin sinyallerini dikkatle takip ederek öğrencilerimizin de uygulamalı dersler kapsamında belirli günlerde üniversitede olabilmeleri için çalışmalarımız sürüyor. Öğrencilerimizin de dahil olduğu 18-25 arasındaki genç nüfus, kısıtlamalar nedeniyle yüksek seviyede kaygı ve tükenmişlikle karşı karşıya. Bu noktada belli aralıklarla da olsa üniversitede olmak hem akademik gelişimleri hem de ruhsal ve duygusal sağlıklarını koruyabilmek için önemli. Dekanlarımızın, bölüm başkanlarımızın ve daire başkanlıklarımızın bahar yarıyılında da öğrencilerimizle diyaloglarını canlı tutmalarını önemle rica ediyorum. Öğrencilerimizin danışmanlık-rehberlik hizmetlerinden yararlanabilmeleri, üniversiteyle etkileşimlerini artırabilmeleri için yeni projelere ve fikirlere de açık olduğumuzu bu vesileyle belirtmek isterim. Sevgili Kültür Ailem, Pandemiyle başlayan Kültür gündemi mesajları birinci yılına yaklaşıyor. Her paylaşımın ardından sizlerden çeşitli yorumlar alıyorum. Kampüslerimizden uzak kaldığımız süre boyunca Kültür’e ilişkin gündemi, mesajlarımızdan takip ettiğini belirten çalışma arkadaşlarım var. Paylaşımlarım, böylesine bir kriz döneminde özenle korumaya çalıştığımız iletişimi canlı tutabiliyorsa, aile olduğumuzu hissettirebiliyorsa amacına ulaşıyor demektir. Kültür Gündem paylaşımlarının ardından Onursal Başkanımızla da görüşüyoruz. Geçtiğimiz günlerde kendisiyle 13.02.2021 tarihli mesaj üzerine konuştuk. Orada söz ettiğim “yıkıcı yenilik” kavramının anlamı sohbetimizin merkeziydi. Yıkıcı, başlı başına ağır bir sıfat. Yenilik gibi naif, çokça umudu çağrıştıran bir kelimenin önünde gölge gibi duruyor. Kulaktaki tınısı, zihinde bıraktığı his oldukça sert. Tıpkı yaşadığımız zaman dilimi gibi. Bütün ezberlerimizin bozulduğu, tariflerin değiştiği bu dönemde yeniliğin de tanımı değişiyor. Değiştirebilme gücünü ve cesaretini temsil ediyor artık yenilik. Yeri geldiğinde geriye bakmamayı, ezber bozmayı, aykırı olanı düşünmekten, söylemekten öte yapabilme cesaretini simgeliyor. Belirsizliğin üzerimizde bıraktığı korkuları, kaygıları, kuşkuları, keşkeleri yıkabilecek çapta yeni bir düşünce zinciri, yeni yetenek setleri, yeni bir öğrenme biçimi, yeni bir iletişim dili, yeni bir çalışma kültürü geliştirmeliyiz. Yaşadığımız çağ bizden ısrarla bunu talep ediyor. Özetle yapacak çok işimiz var. Dileğimiz ve tüm çabamız, mümkün olan en kısa sürede, kampüslerimizde buluşabilmek. Büyük bir kriz deneyimi yaşıyoruz. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yönündeki mesajlar zaman zaman üzerimizde kaygı yaratıyor. Yaşanan değişimin yarattığı baskı özellikle eğitim, sağlık gibi emek yoğun sektörlerde daha derinden hissediliyor. Sorumluluklarımız artıyor. Bununla birlikte farklı deneyimleri de yaşayarak öğreniyoruz. Örneğin teknolojinin ve yüz yüze iletişimin yaşamdaki yerinin ve değerinin ayrı olduğunu anladık geçtiğimiz bir yılda. Başarı bu iki unsuru bir denge içinde aynı potada eritebilmek. Başarı, her ikisinin yerini, ihtiyaçlar hiyerarşisinde doğru konumlandırabilmek. Teknolojinin ve insani değerlerin birbirini dışlamadığı, aksine kaynaştığı bir üniversite ekosistemi inşa edebilmek. Bütün bunları bugünden yarına kurmak elbette ki kolay değil. Bu, zaman, sabır ve emek gerektiren bir süreç. Bir planlama, bir takım işi. 62 yıllık Kültür birikimimizle ben başarabileceğimize yürekten inanıyorum. Dostlukla Dr. Bahar Akıngüç Günver Mütevelli Heyet Başkanı |