“O yıl bahar erken gelmişti, anımsıyorum. Önce lekesiz bir aydınlık içinde güneş çıkmıştı. Arkasından birden gökyüzü kararmış, bulutlar çatıların üstüne kadar alçalmış, bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamıştı. Şimşekler çakıyordu, gök gürlüyordu, çığlık çığlığa kaçışıyordu insanlar sokaklarda. Yıldırımların bulutları yırtarak çatal çatal inişleri içimi ürpertiyordu. Şiirler yazardım o zamanlar. Ateşli tutkular, çiçekler, ay ışıkları ile örülü şiirler. Hangi gizemli içgüdünün etkisiyle bilinmez, aşkla ölüm, birlikte büyürdü yüreğimde. Hiçbir şey belirli değildi. Çizgiler o kadar dağınık, o kadar saydam, çevremdeki her şey, öylesine savruk ve o kadar bunaltılı bir oluş içindeydi ki...” Ustaca yazılmış, inandırıcı bir psikolojik tablo... Baharla Gelen kütüphane raflarımızda… |